Çöpsüz Dünya Mümkün Mü?
Çöplüklerinde mutlu mesut yaşayan üç kafadarın ve çöpten kralın çöplüğüne Uçuç’un (Uçurtma) düşmesiyle tüm düzenleri bozulur, huzurları kaçar. Düzen, huzur dediğimiz ise tam bir sömürü düzeni, krala koşulsuz itaatin karşılığında karın tokluğuna çöplükte yaşamı sürdürmek. Koli Koli (Karton koli), Püsküllü (oyuncak bebek), Çöpten Kral (çöplüğün efendisi), Sinek (Çöpten’in yardakçısı) bu sömürü düzenini koruyan ve sürdüren kahramanlarımız. En büyük korkuları dönüşüme uğramaları, zira Sıfır Atık Merkezi’ne giderlerse yok olacaklarına inanıyorlar.
Öncelikle oyunun ele aldığı konu, çocuk tiyatrosunda sıklıkla karşımıza çıkan çevre kirliliği ve dönüşüm. Geri dönüşüm kutularının tanıtılması ve çöplük görünümündeki sahnenin temizlenmesiyle oyun son buluyor. Çocuk tiyatrosu deyince akla ilk gelen konulardan biri işlenmiş. Ancak bununla birlikte baştan sona bir sürecin sergilenmesi; örneğin, başta çöp içindeki sahneden temizlenen, giderek geri dönüşüm kutularına toplanan çöpler, oyundaki diyalogların, dilin kendi içinde ve oyun kişileriyle uyumlu olması, değişimi seyircinin somut olarak sahnede görmesi, takip etmesi, çocuk tiyatromuz açısından değerli bir yaklaşım. Kostümlerin ve dekorun da amaca hizmet eden, kendinden açıklayıcı özellikleriyle oyuna katkı sağlayan iyi bir örnek olduğu söylenebilir.
Çocuk tiyatrosunda yıllardır ısrarla bu konular ele alınıyor. Savaşlar, trafik kuralları, çevre kirliliği, dostluk, kardeşlik, paylaşmak… Neden bir çocuk oyununda engelli bir çocuğu göremeyiz? Veya çevresiyle uyum sağlamakta güçlük çeken hiperaktif bir çocuğu ve yaşadıklarını ya da o çocuğun çevresinde bulunan diğer çocukların sorunlarını. Hatta bu kadar çok göçmen, sığınmacı, mülteci kabul eden ülkemizde acaba farklı kültürden gelen çocukların sorunları ve akranlarıyla yaşadıkları çatışmalar, iletişim/iletişimsizlik konularının ele alındığı bir oyun çocuğun sınıfındaki, mahallesindeki o çocuklara farklı bir gözle bakmasına yardım etmez mi? Farkındalığı artmaz mı? Boşanmaların bu kadar çok olduğu günümüzde “yalnız değilsin, hayatın gerçekleri arasında bunlar da var” diyerek neden çocuklarımızı rahatlatarak salondan çıkartmıyoruz. Teknoloji bağımlılığı, teknolojinin doğru kullanımı için sahneyle seyircinin birlikte (ebeveynlerin de dahil olduğu) oyun kurduğu, cep telefonlarının, internetin de yer aldığı, seyirciyi sanal dünyada keşfe çıkaran, internetin sadece oyundan ibaret olmadığını gösteren, anlatan bir oyun neden olmasın? Tiyatro tiyatrodur. Çocuk ya da yetişkin fark etmez. Yeter ki sanat içinde estetik ve didaktik kaygılar dengeli bir şekilde yer alsın. Çocuk tiyatrosunun tek farkı pedagojik boyutunu çocuğun yaşına göre dikkate alma zorunluluğudur. Yetişkin tiyatrosunda da bunları gözetmek zorundayız; edebiyat, sanat, estetikle yoğrulan bir yetişkin oyununda da didaktizm vardır, ama birbiriyle iç içe geçer estetize edilir, örtük ifadelerle anlatılır ve seyirci farkında olmadan o mesajı alır. Yeni bir sahne dili, yeni yaklaşımlarla sahnenin tüm elemanlarına, hatta seyirciye bile yeni görevlerin yüklendiği günümüz tiyatrosunda hazırlanan oyunlarla neden çocuklarımıza yeni pencereler açmıyoruz? Diğer yandan, dünyayı kirleten çocuklar değil yetişkinler. Piknik yapanların arkasında bıraktıkları alanları, filtresiz fabrika bacalarını, nehirlere verilen kimyasalları düşündüğümüzde bu oyunları onlara oynamak gerekmez mi?
Oyunumuz Çöpsüz Dünya’ya dönecek olursak oyunda özgürlük kavramı, yönetici /yönetilen arasındaki ilişkinin bir sömürüye dönüşmesi, geri dönüşüm ve çok az da olsa dostluk arkadaşlık kavramı ele alınmış.
Çöplükte yaşayan Püsküllü, Koli Koli hayatlarından memnundur. Çünkü hiçbir şeyi sorgulamadan Çöpten Kral ve yardımcısı Sinek’e hizmet etmeleri karşılığında boğaz tokluğuna çöplükte yaşamalarına izin veriliyor. İçinde bulundukları durumu öyle kabullenmişler ki Uçuç’un gelmesiyle huzurları bozuluyor bu nedenle, Uçuç’un bir an önce kuyruğunu bulup orayı terk etmesi için ona yardım ediyorlar. Boğaz tokluğuna Çöpten Kral’a hizmet etme karşılığında sorgulamadan huzur içinde “yaşama özgürlüğü” onlar için yeterli. “Geri dönüşüm” sözcüklerinin anlamını bilmedikleri halde duymak bile onları korkutuyor. Uçuç’un getirdiği alternatif yaşamsa bir mektup kağıdına dönüşmek veya bir çocuğun kucağında oyuncak olarak yer almak. Yani bu defa da başka birinin hizmetine girmeleri demek. Eğer Uçuç çöplükteki diğer kağıtlarla diyaloğa girip onlara kendisi gibi bir uçurtmaya dönüşmeye ve göklerde özgürce uçma fikrine ikna etmeye çalışması, bulundukları yerden kurtulmak onlar için daha anlamlı olabilirdi.
Bir başka nokta geri dönüşümle onarım işlemlerinin birbirine karışmış olması. Geri dönüşüm değerlendirilebilir atıkların çeşitli fiziksel veya kimyasal işlemlerle ikincil bir ham maddeye dönüştürülerek tekrar üretim sürecine dahil edilmesiyken, onarım herhangi bir malzemenin (oyunda oyuncak bebeğin olduğu gibi) aynı işlevi sürdürmesini sağlamak için yıpranan yerlerin onarılması, bu şekilde kullanım süresinin uzatılması olarak açıklanabilir. Bu konunun üzerinde biraz daha durarak tüketim ekonomisine karşı elimizdeki malzemeyi kolayca gözden çıkarmak, atmak yerine onararak kullanılabilirliği üzerinde ayrıca durulabilirdi. Oyunda iki kavram net olarak ortaya konmuyor.
Oyunun başında Uçuç, rüzgârın onu aniden terk etmesiyle kendini çöplükte bulur. Arkadaşlarını iyi seçmesi gerektiğini söyleyen Koli Koli’ye Uçuç, “Arkadaşlarımı çok iyi seçerim ben. Çok acil bir işi çıkmasa asla ortada bırakmazdı beni” diyerek Rüzgâr’ı savunur. Ancak bu konuda daha sonra Rüzgâr’ın ani olarak Uçuç’u bırakmasıyla ilgili bir bilgi verilmez. Yine Uçuç, kuyruğu ve kanadının onarılmasıyla kolaylıkla Rüzgâr’a ihtiyaç duymadan, rüzgar olmadan çöplüğü terk eder. Böyle küçük detaylardaki aksaklıkların belirtilmesi yazarımıza çok zorlama gelebilir, oysa çocuklar dikkatli birer seyircidir. Bir iki küçük açıklamayla bu tip gelişmeler ve detaylar kendi içinde tutarlı hale getirilebilir.
Yazar, dili kullanırken çöp ve çöplük ile yaşam biçimi arasında çok iyi bir bağ kurmuş. “Kafasını ben yıkarım ama en pis olacak şekilde.”, “Şampuan yerine kokmuş meyve sularıyla yıkanması”, “Elbiseleri ise hiç yıkanmaz, leş gibi kokar, çünkü temizlikten nefret eder, çöpten topladığımız pis giysilerle giyinir”, “Deodorant olarak da kokmuş süt buluruz onu kullanır.” gibi ifadelerin, tipler ve kullandıkları dil ile uyumlu olması, bambaşka bir dünyanın kapısını aralıyor çocuklara. Örneğin, bir karasinek için çöplüğün bizden çok farklı bir değer taşıdığı, onun için harika bir dünya olduğu çok güzel ortaya konmuş. Bununla birlikte yazar, geri dönüşüm, kompost yapımı, onarım gibi konulara değinerek bu dünyanın bizler açısından işlevsel hale gelebileceğine de değinmiş.
Bu kadar emek, dekor, kostüm iyi hoş da başta dile getirdiğimiz gibi bir de konular biraz değişse. Yanımda oyun izleyen ilkokul çağındaki bir kız çocuğu; “Ben bunları biliyorum, öğretmenimiz hepsini anlattı. Okulumuzda bu dönüşüm kutularından da var.” diyerek bir cümle ile oyunu özetledi.
Ne dersiniz? Yeni konuları ele almanın zamanı gelmedi mi? Her şeyin farkında olan, dünyadaki tüm gelişmeleri izleyen, hatta maruz kalan çocukların bu kadarcık şeye hakları olmasın mı?
Çöpsüz Dünya | Künye
Yazan: Arzu YURTSEVEN
Yöneten: Nihat ALPTEKİ
Müzik ve Efekt Tasarım: Emrah Can YAYLI
Dramaturg: Ergün ÖZDEMİR
Koreograf: Doğan ŞİRİN
Dekor Tasarımı: Zuhal SOY
Kostüm Tasarımı: Eylül GÜRCAN
Işık Tasarımı: Murat ÖZDEMİR
Video Tasarım: Enes Altuğ AVŞAR
Yardımcı Yönetmen: Ezgi Sümer YOLCU
Yönetmen Yardımcıları: Fatih AKSÜT, Yonca İnal, Tuğçe AÇIKGÖZ
TEB Oyun Dergisi’nde yer alan diğer çocuk oyunu yazılarına ulaşmak için: TEB Oyun / Çocuk Tiyatrosu