Giriş: “Nasıl?”
Nasıl? Yeni baştan ama nasıl? Unutmadan ama nasıl? Yıkıntının taşlarından ülkeyi nasıl yeniden öreceğiz? Seçimleri nasıl kazanacağız? Nasılız? Nasılsın? Midye kabuklarından evleri nasıl yaptık? Deniz kumundan aşınmış betonlara nasıl ev diyoruz? Biz, nasıl dönüp evimize yasımızı tutacağız? Bu yaşadıklarımızı nasıl anlatacağız? Nasıl hesaplaşacağız? Nasıl yüzleşeceğiz? Nasıl devam edeceğiz? Her şeye rağmen bir arada kalıp yaşamanın yol yordamını nasıl bulacağız? Acılarımızı nasıl saracak, birbirimize nasıl sarılacağız? Kendimizden yeni bir insanı nasıl yaratacağız? Yaşamı nasıl daha güzel kılacağız? Nasıl ama nasıl?
Maden patlamaları, sel baskınları, orman yangınları, depremler, sayısız ekolojik yıkım ve insan eliyle yapılan felaketler, hak ve özgürlüklerin kısıtlanması, toplumsal linçler, siyasi ve ekonomik krizler, kutuplaşma, ırkçılık, nefret, cinsiyet eşitsizliği… Gelecek kaygısında ortaklaşıyoruz. Başından ve içinden nasıl geçmeyen tek bir cümlemiz yok. “Nasılsın?” sorusuna “iyilik, güzellik” demeyi özlüyoruz. Bu kaygılar bizi acılarımızda olduğu kadar bir araya gelme ve dayanışma ihtiyacımızda da ortaklaştırıyor. Peki ama nasıl?
Tiyatro eğer arzunun, umudun ve özlemin alanıysa, şimdi ve burada ortak arzu, umut ve özlemlerimize nasıl cevap veriyor? Özellikle bu zor zamanlarda acıyı ve kötümserliği aşıp, umut ve özgürlük hayallerimize nasıl eşlik ediyor? Tüm bu gerçekliğin ortasında devam etme isteğini ve yaşam için sevinci nasıl icra ediyor? Kendisinin de muzdarip olduğu neoliberal politikalar, ekonomik ve toplumsal krizler karşısında tiyatro nasıl düşünüyor, neyin hayalini kuruyor, nasıl devam ediyor, edebilir? Geçmişiyle yüzleşmeyi, özeleştiriyi, özürü bir zaaf olarak görmeye alışkın bir toplumda, tiyatro -unutmakla hatırlamak, kaçmakla yüzleşmek arasındaki gerilimin ötesinde-hangi sanatsal araçlar, tiyatral olanaklar veya dramaturjik yaklaşımlarla bir bilinç oluşturabiliyor? Nasıl? “Nasıl” üzerine düşünmenin sağlayabileceği yeni bir araya gelme ve dayanışma biçimleri neler olabilir? “Nasıl” sorusu bizi daha yaşanabilir bir dünyanın peşinde, insan ve insan-olmayan tüm varlıklarla birlikte eylemeyi yücelten, daha kapsayıcı, kucaklayıcı, adil, şefkatli ve özenli hikâyelerle buluşturabilir mi? Peki ama nasıl?
TEB Oyun dergisinin Bahar/Yaz 2023 sayısını “nasıl” sorusu etrafında bir özel sayı olarak tasarladık. Bu sayıda, açık çağrımıza cevaben bize ulaşan yazılardan ve davetli sanatçıların çalışmalarından bir seçki yaparak “nasıl” sorusunu kavramsal, uygulamalı, toplumsal, siyasal, estetik ve performatif boyutlarıyla tartışmaya açan, aynı zamanda bu tartışmaları tiyatro, performans ve dram sanatları alanının kavramları, güncel sorunları ve/veya imkânlarıyla ele alan önerilere, sanatsal katkılara ve yaratcı çalışmalara yer verdik. Makale, deneme, söyleşi, eleştiri, performans metni, kısa oyun, deneyim anlatısı, sanatçı sayfaları gibi farklı biçimde yirmi yedi yazıyla kapsamlı bir seçki oluşturmaya çalıştık.
“Nasıl?” özel sayısı bizim için gerçekten çok “özel”. Tema ilk kez 10 Martta, derginin görünmez emekçilerinden yazar, editör ve eleştirmen Hami Çağdaş’ın Emirgan’daki cenaze töreni sonrası belirdi. Çağdaş’ın çok sevdiği, ilk gençlik yıllarından beri gövdesinden hiç ayrılmadığı o yüzyıllık Çınar’ın altında. 6 Şubat depremlerinin yıkıcı etkilerinden sonra, dergi yayın kurulu ve yazarları birbirimize sarılıp nasıl olduğumuzu sorduğumuzda, aramızdan ayrılanları anıp güzel anılarımızı hatırladığımızda. Depremin şokuyla yaşadığımız dilsizleşme bize zamanla “eyleyerek var olmaktan başka çaremiz olmadığını” göstermişti. Tüm bu kaygının, korkunun, öfkenin, acının ortasında dergi devam edecekse yaşadıklarımızın üstesinden gelmemize az da olsa yardımı dokunacak, bize yeni görüler açabilecek bir kavram lazımdı. TEB Oyun okurları, derginin şimdiye dek özel sayı çıkarmadığını, daha çok tiyatro sanatıyla bağı hemen anlaşılır konular etrafında dosyalar hazırladığını bilirler. Bu sayıda ise sadece depremi ya da tiyatronun benzer felaketlerle nasıl ilişki kurduğunu değil, depremle birlikte giderek şiddetlenen düşünsel ve duygusal hâlimizi, enerjisi çoğu kez seçim sandıklarına kilitlenen toplumsal hayallerimizi, kaygı ve korkularımız karşısında değişim için ihtiyaç duyduğumuz yeni bakış açılarını, kolektif hayal gücümüzün kuyusundan çekebileceğimiz özlem, arzu ve umutlarımızı konuşmak istedik. İtalyan düşünür Giorgia Agamben’in dediği gibi “eski dünyamız şimdiki adıyla devam edemeyecekse, kendimize her şey yanıp yıkılırken yaşamaya ve düşünmeye nasıl devam edebileceğimizi sormalı”ydık. Çünkü yarının evlerini nasıl inşa edeceğimiz sorusu, yarının demokrasisini, yarının toplumunu, yarının sanatını, eleştirisini, tiyatrosunu nasıl inşa edeceğimiz sorusundan ayrı değildi. O yüzden, nesnesi ve öznesi her şeyi kapsayabilen, dilimize pelesenk olmuş bir soru kelimesinden ve dolaşıma soktuğu duygulardan hareketle kendimizi, toplumu, tiyatroyu okumayı denemek istedik. Siyasetin tepesinden aşağıya dek, herkesin bir diğeriyle derdi ya da almak istediği bir intikamı olduğu bir yerde, biz “sevgi, şefkat ve nezaket politikası”nı konuşmaya yöneldik. Bu yönsüzlükte bağırıp duran “büyüme çağrıları” yerine “toprağı takip etmenin ve büyümeme”nin önemini tartıştık. “Güçlü ülke olmak”, “sarsılmaz idealler sunmak” yerine “kendini yeni fikirlere açan, değişebilir, sarsılabilir, esneyebilir zayıf düşüncelere” kulak vermek istedik. İnsan-merkezci bir büyüklenmenin değil, “insan-kadarcı” bir tevazunun, yaşamın ve tiyatronun izinde yeniden insana inanmayı seçtik. Çatışmanın dünyayla olan ilişkimizi bir arada yaşamaktan daha çok tanımladığı bir aşamaya nasıl geldiğimize şaşarak, bir hikâyeye baş kahraman olmak için birini ya da bir şeyi yok etmek zorunda olmadığımız çatışmasız bir dramı hayal ettik. Farklılıklarımız ve benzerliklerimizin yan yana gelmesiyle oluşacak “yakınlık dramaturgileri”nin imkânlarına kapıldık.
“Nasıl” sorusu etrafında yayınladığımız Açık Çağrı’ya kısa sürede yoğun ilgi gösterilmesi, birbirinden yaratıcı çok sayıda yeni yazı ve yazarla işbirliği içinde bir özel sayı hazırlayabilmek bu sürecin en verimli ve sevindirici yanıydı. “Nasıl” üzerine düşünmek dergi çalışma ekibine de yeni kavramların, yeni bakışların, yeni çalışma yöntemlerinin kapısını açtı. Derginin bir kısmını kapsayacak bir dosya önerisiyle başladığımızda bunun bir özel sayıya dönüşeceğini biz de bilmiyorduk. Belirlenen bir tema etrafında ve konuk editörlerin girişimiyle hazırlanan ilk özel sayımız şimdiye dek dergi sayfalarında yer almayan performans metni, anlatı, kısa oyun, sanatçı sayfaları gibi yeni yazınsal çalışmalara da yer açtı. Mottosu “tiyatro hakkında her şey” olan bir dergi için müthiş bir çeşitlilik ve genişlemeydi bu.
“Nasıl?” özel sayısı şüphesiz iki ismin editörlüğüyle ortaya çıkmadı. Öncelikle, çağrımıza ilgi gösteren, bizimle yazı önerilerini paylaşan ve süreç içinde birlikte çalıştığımız tüm yazarlara sabırları ve değerli katkıları için çok teşekkür ederiz. Tema önerisine en başından sahip çıktıkları, ilgi ve desteklerini esirgemedikleri için TEB Oyun dergisi yayın kuruluna çok teşekkür ederiz. İçerik ve sayfa tasarımı konusundaki titiz çalışması ve desteği için Özden Işıltan’a, ama en çok da dergi baş editörü Tijen Savaşkan’a yarattığı demokratik çalışma ortamı, her yeni ve radikal önerimizi anlayışla karşılayarak yaptığı yaratıcı geri dönüşleri için minnetarız.
Son olarak, “nasıl” konulu bu özel sayı fikrimize başından beri eşlik eden iki çalışmayı anmak istiyoruz. İlki, sanatçı Ferhat Özgür’ün 2003 tarihli fotoğraf çalışması “Embrace/Kucaklaşma”. Bir inşaat alanında bir araya gelmiş, ufacık gölgelerini ardına bırakıp birbirine sarılmış kadınlı, erkekli, genç, yaşlı insanlar. Ne kadar süredir buradalar? Ne zaman başladı kucaklaşma? Ne için sarılıyorlar? Teselli, merhamet, şefkat, bağışlanma, özür, aşk, ayrılık, kavuşma, barış… Yoksa sadece içlerinden geldiği için, biri olmadan diğeri olamayacağı için mi? Zeminin çevresindeki etiyeler öyle ince, öyle kırılgan ve eğikler ki. İnsanlar da onlar gibi, duruyorlar: Dik, eğik, ince, kırılgan. İnsandan taşa, taştan insana etten bir beden. Her bir kucaklaşma inşaatın henüz olmayan kolonlarını oluşturacak belki de. Biraz eskimiş bir yer burası. Çokça yapılmış, denenmiş, yıkılmış? Ancak güneş yeni doğmuş, gün bitmemiş daha, yapılacak çok iş var, ama telaş yok. Önce kucaklaşmak gerek. Kadrajın sağ ve sol tarafına doğru uzayan iki ayrı alan daha var. Belki oralarda da sarılanlar, kucaklaşanlar var. Kim bilir? Bu fotoğraf açtığı sorularla karşılaştığımız ilk andan beri bizi kendisine adeta mıhladı. “Kucaklaşma” olmadan tüm nasıl’larımız eksik kalacaktı. Sanatçı Ferhat Özgür’e eserini bu sayının kapak görseli olarak kullanmamıza izin verdiği için, sayının içeriğine ve çabamıza gösterdiği ilgisi, desteği ve cömertliği için çok teşekkür ederiz.
İkinci esinimiz ise Turgut Uyar’ın “Kırlardan Geliyorlar” şiiri ve Metin-Kemal Kahraman’ın bu şiirden esinle Kasım 2022’de yayınladığı Sümbülteber albümünde yer alan “Kırlardan Geliyorlar” şarkısı. Bu şiirle birlikte, özel sayı editörleri olarak biz de kendi nasıl’larımızı sorduk. Elimizde henüz burada olmayan bir sümbülteberle bizi “hayatın matematiğini değiştirme”ye yöneltecek ara yolların, patikaların izini sürdük. “Nasıl” üzerine düşünerek sadece olanı değil, başka türlü nasıl olabileceğini, başka türlü nasıl eyleyebileceğimizi, yaşadığımız anın başka türlü nasıl güzelleşebileceğini anlamaya çalıştık, çalışıyoruz. Sadece bu sayının değil, bir başka özel sayının konusunun da aşağıdaki dizelerde yuvalanmakta olduğunu sezerek şiirin ilk bölümünü paylaşıyoruz ve okuru şiirin içinden geçerek dergide yer alan yazıları okumaya davet ediyoruz.
kırlardan geliyorlar ellerinde sümbülteber
elbette kırlardan gelecekler
başka türlü nasıl güzelleşir bu akşamüstleri
söyleyin nasıl dayanılır dükkanlara depolara
bu katran kokusu başka türlü nasıl geçer
Sevgiyle sarılırız,
Eylem ve Yaşam
Okuma Önerileri:
Özel sayıyı hazırlarken pek çok esin veren okumamız oldu. Sorularımızda bize eşlik eden ve giriş yazısına ses veren okumalarımızdan bir seçkiyi paylaşıyoruz:
Agamben, Giorgia. “Ev Alev Alev Yanarken”. E Skop. 4 Kasım 2020. Çeviri: Ali Artun. <https://www.e-skop.com/skopbulten/ev-alev-alev-yanarken/5924> Erişim Tarihi: 27 Ocak 2023.
Aktan, İrfan (Söyleşi). “Hamit Bozdağan: Türkiye Susurluk’tan Çıkamıyor”, Artı Gerçek. 27 Mayıs 2023. < https://artigercek.com/makale/hamit-bozarslan-turkiye-susurluktan-cikamiyor-251639> Erişim Tarihi: 1 Haziran 2023.
Balanuye, Çetin. Naturans1: Yeni Bir Ontolojiye Doğru. İstanbul: Ayrıntı Yayınları, 2020.
Boym, Svetlana. Başka Bir Özgürlük. Bir Fikrin Alternatif Tarihi. Çeviri:Cemal Yardımcı. İstanbul: Metis Yayınları, 2016.
Dao, Bei. The Rose of Time. New&Selected Poems. Edited by Eliot Weinberger. New York: New Directions Publishings, 2010.
Dolan, Jill. Utopia in Performance. Finding Hope at Theater. Ann Arbor: Michigan University Press, 2005.
Halberstam, Jack. “Başka bir yöne, kenarlardan aşağılara, oradan içeriye”. KaosQueer+(Sayı 2, 2015), Söyleşi. Begüm Bağdaş. Çeviri:Ömer Akpınar.
hooks, bell. Hep Aşka Dair. Çev. Umur İda. İstanbul: Notabene Yayınları, 2018.
Kelley, Robin D.G. Freedom Dreams: The Black Imagination. US: Beacon Press, 2002.
Köse Meryem Melek, “Nobel Ödüllü Fransız yazar Annie Erneox İstanbul’da: “Edebiyat ve sanat topluma bir bakış sunar, siyasetten kaçınmaz””. Medyascope. 14 Nisan 2023. <https://medyascope.tv/2023/04/14/nobel-odullu-fransiz-yazar-annie-ernaux-istanbulda-edebiyat-ve-sanat-topluma-bir-bakis-sunar-siyasetten-kacinmaz/> Erişim Tarihi:14 Nisan 2023.
Kurnaz, Işıl. “Midye Kabuğundan Evler Nasıl Yapıldı”, Birikim Haftalık. 4 Mart 2023. Erişim Tarihi: 4 Mart 2023. https://birikimdergisi.com/haftalik/11281/midye-kabugundan-evler-nasil-yapildi
Latour, Bruno. Rota-Politikada Yönümüzü Nasıl Bulacağız? Çeviren: Orçun Türkay. İstanbul: Kolektif Kitap, 2019.
Özgür, Ferhat. Sanatçının web sitesi. https://ferhatozgur.com/
Özmen, Erdoğan. “Seçimlerden Sonra (1): İnsan Kendi Felaketini Niçin Arzular?”, Birikim Haftalık. 7 Haziran 2023. <https://birikimdergisi.com/haftalik/11424/secimlerden-sonra-1-Insan-kendi-felaketini-nicin-arzular> Erişim Tarihi: 8 Haziran 2023.
Quodilibet. Giorgia Agamben blog.< https://www.quodlibet.it/giorgio-agamben-quando-la-casa-brucia>
Temelkuran, Ece. Kalpsiz Bir Dünyaya İnat Hepberaber. İstanbul: Everest Yayınları, 2021, 11.bsk.
Uyar, Turgut. “Kırlardan Geliyorlar”, Ne Güzeldi Senin Çılgınlığın içinde.Seçki: Turgay Fişekçi. İstanbul: Adam Yayınları, 2003, s. 137-38.
Vattimo, Gianni; Carravetta, Peter. Weak Thought. New York: Suny Press, 2012.
Bu yazı TEB Oyun Dergisi’nin 2023 Bahar / Yaz (47/48) “Nasıl?” konulu özel sayısında yer almıştır.