Uzun Yolda Kısa Bir Mola: New Stockholm’de Sonbahar
New Stockholm’de Sonbahar oyunu benim (Deniz Başar) Kanada deneyimim, Fatma Onat’ın Yeni Zelanda deneyimi ve Ayşe Bayramoğlu’nun Avustralya deneyiminden beslenerek yazıldı. Bu üç ülkenin yerleşimci sömürgeci dinamikleri New Stockholm adını verdiğimiz hayali bir ülke-kenti oluşturdu. New Stockholm adının esprisi şu aslında: New Stockholm halkı kendilerini rehin alan bu berbat kentten yana o kadar daralmış ama neden daraldığının farkında olmayan bir durumda ki Stockholm sendromu bir hayat biçimi olmuş onlar için. Tacizcilerine, baskıcılarına, kolonicilerine aşık gibiler New Stockholmlüler. Ve hikâyedeki üç – ya da dört – kadın, adı verilmeyen ama Türkiye’ye çok benzeyen bir ülkeden tam da bu tacizkâr birinci dünya ülke-kentine göç ediyorlar. Yani oyunda aslında Avustralya-Yeni Zelanda-Kanada’nın bileşkesinden oluşan bir New Stockholm ve adı ‘eski ülke’ olarak geçen Türkiye var. Ama en çok da bu ikisi arasındaki sınır var oyunda, asla aşılamayan sınır. Bu dört ülkeye yine bilinçli olarak muğlak bırakılsa da üç dil eşlik ediyor hikaye boyunca ki bunlar oyunun yayınlandığı dillerle aynı aslında: Türkçe, Kürtçe, İngilizce.
Bu yazı New Stockholm’de Sonbahar oyununun üç yıla yayılan upuzun sürecinden kısa notlar paylaşmak için yazıldı. Ne kadar sürç-i lisan ettiysek affola…
1.Süreç Özeti:
New Stockholm’de Sonbahar Fatma Onat’ın Deniz Başar ve Ayşe Bayramoğlu’na 2020’nin Şubat ayında beraber bir oyun yazma teklifinde bulunması ile başladı. Yazarlar her hafta çevrimiçi buluşarak New Stockholm’ün dünyasını inşa etmeye başladı. 2021’in Nisan ayında Canadian Council for the Arts’a (CCA) Halime Aktürk’ün proje yöneticiliğinde oyunun geliştirilmesine finansal destek sağlamak için başvuru yapıldı, 2021’in Ağustos ayında başvuru CCA tarafından resmen kabul edildi. 2021 Ekim ayından itibaren dramaturg Şehsuvar Aktaş yazarlarla beraber haftalık toplantılara katılarak çalışmaya başladı. Mart 2022’de oyunun hala ilk taslağı üzerine çalışılırken sürece yönetmen Onur Karaoğlu dahil oldu. Oyunun ilk Türkçe taslağı 17 Mayıs 2022 Salı günü Kumbaracı50 sahnesinde Onur Karaoğlu’nun yönetiminde oyun okuması olarak sunuldu, Fetanet-Kurşun Cinini Gülhan Kadim, Hazal-Bakla Cinini Sinem Öcalır, Nesrin-507-Telve Cinini Ayşegül Uraz canlandırdı. Metnin birinci taslağını okuyan ve notlarını yazılı olarak ileten ya da oyun okumasına katılan yaklaşık otuz kişilik bir tiyatrocu, tiyatro eleştirmeni ve tiyatro akademisyeninden alınan geri dönüşler sonucunda yazarlar ve dramaturg ikinci taslak üzerine çalıştı, sonrasında oyuna son halini yönetmen Onur Karaoğlu 2023’ün Ocak ayında verdi.
25 Haziran 2023’te ise yönetmen Art Babayants ve Toronto Laboratory Theatre oyuncuları tarafından oyunun İngilizce çevirisinin oyun okuması Cahoots Theatre’ın Yaratım Stüdyosu’nda (388 Queen St E #3, Toronto, ON, M5A 1T3) tiyatro oyunu yazarı, yapımcı, oyuncu ve tiyatro akademisyenlerinden oluşan on beş kişilik bir seyirci grubuna yapıldı. Lara Arabian Fetanet-Kurşun Cinini, Ghazal Partou Hazal-Bakla Cinini, Dilay Taşkaya ise Nesrin-507-Telve Cinini canlandırdı.
Oyunun Türkçe olarak son taslağı tamamlandıktan sonra Eylem Ejder kitabın giriş yazısı olarak poetikasından taviz vermeyen bir inceleme yazısı yazdı; Alan Ciwan oyunu ve Ejder’in yazısını Kürtçe’ye, Deniz Başar ise İngilizce’ye çevirdi. Mitos-Boyut yayınlarından çıkan bu kitabın üç dilli ilk baskısının 300 adet kopyası Kanada’nın bütün bölgelerindeki halk kütüphanelerine, üniversiteler ve yüksek meslek okullarının kütüphanelerine ve kırsal alanlardaki sosyal tesis kitaplıklarına ulaştırıldı ve bu kitaplıkların arşivlerine girdi.
2. Dramaturjik açıklama:
Oyunumuzda üç fal cini var. Kendilerine musallat olan kadınların hikâyesini seyirciye anlatmak zorundalar. Bu kadınların arasında oyun boyunca katmerlenerek açılan pek çok ilişki var ki bu ilişkilerin her biri ağır bir kolektif şiddet tarihinin de izlerini taşıyor. Kadınların hepsi New Stockholm’e göç etmek zorunda kalmış. Farklı ama benzer sebeplerle. Biri geçmişte, biri geçmişle şimdi arasında, biri şimdide, öbürü gelecekte yaşıyor. Kitabımızın dramaturjik açıklama kısmından alıntı yapalım burada:
Kurşun Cini: Kurşun döküp nazarı-gözü görüyor. Fetanet ve Kurşun aynı oyuncu tarafından oynanıyor. Fetanet’in görmeyen gözü aynı zamanda.
Bakla Cini: Bakla falı bakıyor. Hazal ve Bakla aynı oyuncu tarafından oynanıyor. Hazal’ın kendi toprağıyla olan bağı aynı zamanda.
Telve Cini: Kahve falı bakıyor. 507, 507’nin annesi Nesrin ve Telve aynı oyuncu tarafından oynanıyor. 507’nin resim ile ilişkisi aynı zamanda.
Fallar, bütün zamanların ve zeminlerin aynı anda bir arada olabildiği alanlar. Seyircinin salona gelişinden üç kadının New Stockholm’e girişine, zamanlar ve zeminler arası bağlantıyı kuran araçlar burada kullandığımız haliyle fallar. Böylece cinler zamanın içinde zeminsiz yaşayan ruhların sesi oluyorlar.
New Stockholm’de Sonbahar oyununun Cahoots Creation Studio’daki okumasında yazar Deniz Başar dinleyicilerle kitabı paylaşıyor.
Oyunda asıl niyet cinlerin temel isteğini ve bu doğrultudaki eylemini göstermek gibi gözükmeli. Sanki bizim derdimiz onların bulunduğu durummuş gibi görünürken aradan üç kadının hikâyesi baş göstermeli. O yüzden cinler anlatma hevesi ile anlatma zorunluluğunun sorumluluğu arasında salınan varlıklar olmalı; yargılama, yorumlama gibi “insan aklına” dayanan özellikleri anlatmak zorunda olmanın sorumluluğundan gelirken, neşeleri ve oyunbazlıkları anlatmanın hevesinden geliyor. Bu nedenle çok davetkârlar, onlar ev sahibi bir nevi, üslupları bu yüzden olabildiğince cezbedici.
Üçü de izleyenin “hayalhanesinde” olabildiğince çok ya da en azından eşit oranda yer etmek, etki bırakmak istiyorlar ya, o nedenle anlatma, gösterme, oynama konusunda sakınımlı olmasınlar hiç, hatta bir rekabet içinde olsunlar, anlatmanın şevkiyle lafı birbirlerinin ağzından alabilirler. Üstelik hikâyeleri birbirine bağlı, birbirlerine bağımlılar. Her biri kendi bölümlerini kendi mizaçlarına göre nakledebilir (bu arada nakletmek fiilini sık sık kullanabiliriz hikâye anlatımı için, anlam olarak daha zengin diye düşünüyoruz — “nakledeyim ki naklolayım”). O da şöyle olabilir: Kurşun “patlamalı”, Bakla “saçılan ya da yayılan”, Telve “akan” bir üslupla ve jest dizgesiyle anlatabilir. Bu özellikler yerine göre farklı kuvvette ve büyüklükte kendini belli edebilir, böylece onların “tam bir insan” olmadıklarını hatırlatırız. Sözgelimi Telve kimi yerde “ığıl ığıl akarcasına” anlatıp eylerken, kimi yerde birden “dökülebilir”. Örneğin anlatmanın coşkusuyla (seyircide etki yaratma arzusuyla, öfkeyle değil) Kurşun birden patlayınca Telve — (seyirci ürkmesin diye) lafı kapıp daha akışkan devam edebilir; bunlar daha çok kendi aralarındaki söyleşmelerde kullanılabilir. Telve birden dökülüp çok hızlanınca Bakla sazı alıp ayrıntıları yayabilir. Ezcümle birbirlerine kontrpuan oluşturabilsinler, seyri ve dinlemeyi cazip kılar.1
3. Toronto, 25 Haziran 2023, Oyun okumasından notlar:
Eski arkadaşlar, uzun yolda yoldaşlar, yeni arkadaşlar, herkes Cahoots Yaratım Stüdyosu’nun klimayla yumaşatılamamış Haziran sonu sıcağında pişerek kan, ter, gözyaşı ile yazdığımız oyunun okumasını izlemeye gelmiş. İşte İtalya’nın Calibria’sından çocukken ailesiyle göç eden ve üç ana dili olan (Fransızca, İngilizce, İtalyanca) başarılı oyuncu dostumuz Tony Nardi; işte Belgrad’da 90lı yıllarda gençliği savaş karşıtı protestolarla ve sığınaklara kaçarak geçmiş olan tiyatro araştırmacısı arkadaşım Julija Pesic; işte kötü zamanları beraber atlattığımız başkentli (yani Ottawa’lı) Shawna Blain; işte Portekiz göçmeni sanat terapisti Mario Lourenço; işte animasyon yapımcısı ve yönetmeni Vojin Vasovic; işte yönetmenimiz Art’ın dostu ve ikinci dilde yaratıcı yazarlık yapmanın doğası üzerine çalışan dilbilimci Robert Kohls; işte Toronto Üniversitesi’ndeki kurumsal ırkçılığı ifşa ettiğim makaleyi yayınlamayı göze alan tiyatro akademisyeni Signy Lynch ve tabii ki işte Signy’nin getirip tanıştırdığı en son arkadaşım başarılı oyun yazarı Xina Pishgah Gilani… Başka dostlar da var gelen, yani dostların dostları, oyuncularımızın ve yıllar içinde sık sık gıcık olsam da beni hep koruyan abime dönüşmüş olan yönetmen ve tiyatro araştırmacısı Art Babayants’ın arkadaşları…
Oyunu oyuncular ve yönetmen 24 Haziran’da, yani ben İstanbul’dan Toronto’ya 300 küsur New Stockholm’de Sonbahar kitabıyla gelirken çalışmaya başladı. 25 Haziran sabahında harika proje yöneticimiz Halime Aktürk ile fotoğrafçı ve video sanatçısı Ron David Butler Cahoots Stüdyosuna kamera ve ışık ekipmanını kurdular, oyuncular ve yönetmen son defa provalarını aldı, akşamüstü 4’te ise Toronto’nun ana akım tiyatrolarında pek göremediğimiz çeşitlilikteki seyircilerimiz geldi. Gelen seyircilere Mitos-Boyut’tan çıkan üç dilli kitabımızı hediye ettik. Oyun boyunca kimileri bazı pasajları takip ederek dinledi. Pek çok kişi oyun kitaplarının hediye edildiği bir oyun okumasına ilk defa katıldığını, bu hediyenin ne kadar hoşlarına gittiğini söyledi. Oyun okumasının performansı video kaydına alındı bütün seyirci tepkileriyle beraber, daha sonra yaptıklarımızı unutmamak ve başka tiyatro araştırmacılarıyla paylaşabilmek için.
Oyun Kanada’nın çok tanımadığı ama Türkiye’nin çağdaş tiyatrosunun çok iyi tanıdığı anlatı tiyatrosu formunda. Bu anlamda Toronto Üniversitesi’nin Mississauga kampüsüne bağlı olan tiyatro bölümünde hoca olan Dr. Signy Lynch’in izleyici olarak aramıza katılmış olmasının kıymetli bir tarafı var. Çünkü Lynch, Toronto’daki York Üniversitesi’nin tiyatro bölümünde 2021’de tamamladığı doktora çalışmasında2 , Kanada tiyatrosunda çok yeni ve avant-garde bir fenomen gibi algılanan, oyuncunun seyirciye doğrudan – yani dördüncü duvarsız – konuşmasının anlamına bakıyor. Ve baktığı örneklerde özellikle bu fenomenin kolonicilik karşıtı estetiğini tartışıyor. Çünkü beyaz olmayan bir oyuncunun çoğunluğu beyaz bir seyirciye (çok kültürlü Toronto kentinin seyirci profili çoğunlukla çok kültürlü değil çünkü) sahne üzerinden doğrudan konuşması “gerçekten” ne demektir? Özellikle bu, insan ilişkilerinde doğrudanlığın küfür sayıldığı bir kültürde gerçekleşiyorsa? Oyunu izledikten sonra Signy ve Xina ile konuşurken bunlara değiniyoruz. En başından en sonuna açık formda gerçekleşen ve koloniciliğin anlamını göçmenlik ve sınırlar üzerinden anlatan bir oyunun Kanada’daki anlamı “gerçekten” nedir? Bunun cevabını zaman verecek.
Oyun okumasının ertesi günü, yani 26 Haziran’da ise Halime ile beraber 300 adet üç dilli kitabımızı Kanada’nın her bir köşesine yolladık. Tiyatroyu erişilebilir kılmak için bir müdahale bu, aynı zamanda Kanada’nın beyaz “status quo”sunu sarsmak için bir derin strateji: Çünkü bir halk kütüphanesinde kendi kendine uyuyan bir kitabın bir çocuk ya da ergen tarafından ya da bir emekli ya da göçmen tarafından bulunup okunduğunda oluşturacağı parça tesirli etkiyi hangi iktidar öngörebilir? Bunun da cevabını zaman verecek. Ben şimdilik uzun yolda kısa bir mola alıp tarihe bu notu düşüyorum. Bu kadar çok insanın elinin ve emeğinin değdiği oyunumuzun yolu açık olsun.
27 Haziran 2023
Toronto, Ontario, Kanada
Dipnotlar:
1) Bu kısım kitaptaki Türkçe bölümde sayfa 19-20’de geçiyor.
2) Lynch, Signy. INTERCULTURAL RELATIONS: DIRECT AUDIENCE ADDRESS IN CONTEMPORARY THEATRE IN CANADA [Kültürlerarası İlişkiler: Çağdaş Kanada Tiyatrosunda Seyirciye Doğrudan Konuşmak]. York Üniversitesi, Tiyatro ve Performans Çalışmaları Bölümü. Ekim 2021. Doktora Tezi.
Bu yazı TEB Oyun Dergisi’nin 2023 Bahar / Yaz (47/48) “Nasıl?” konulu özel sayısında yer almıştır.