Seçil Demircan’la Bir Sohbet: girift.
12. Yeni Metin Tiyatro Festivali kapsamında ilk gösterimini 02.12.2023 tarihinde yapan girift. Seçil Demircan’ın koreografisi ve performansıyla festival severlerle buluştu.
Seçil Demircan performansını şu şekilde tanımlıyor:
“Yaşamın karmaşıklığı içinde, zamanın lineer akışı, insan bedeninde sabit bir referans noktası oluşturur. Beden, bu zamanın hem ritmik hem de duraksız döngülerinin içinde yaşar. Bağlantısı kopmuş, akışın parçalandığı bir durumda beden patolojik bir biçimde işlemeye devam eder. Bu bozulan veya işlemeyen beden, lineer zaman içinde kendi kopuk karmaşık döngüsüne sıkışır.”
Hepimiz gün içerisinde kendimizi sürükleniyor gibi hissetmişizdir eminim. Hatta o günün nasıl geçtiği hakkında günün sonunda hiçbir fikrimizin olmadığı bile olmuştur. Bence Seçil Demircan’ın da tam değinmek istediği nokta burası. Bizler hayatın önlenemez ve durdurulamaz gidişatı içerisinde bazen tökezleyebiliyoruz, düşebiliyoruz veya bazen Seçil’in de dediği gibi “bağlantısı kopmuş” bir beden oluyor ve sürüklenebiliyoruz; işte böyle zamanlarda, zaman bütün gerçekliğiyle ve önlenemezliğiyle önünde duran her şeyi birbirine katıp ilerlemeye devam ediyor. Biz ise kendimizi bir kaosun içerisinde, beden ve zihnimizi birçok parçaya ayırma ihtiyacıyla debelenip duruyoruz. Kocaman bir “Gordion Düğümü”nüniçinde, birbirine geçmiş girift bir yapının içerisinde yolumuzu bulmaya veya sürüklenmeye devam ediyoruz.

Bence Seçil Demircan bu ‘’girift’’ yapıyı performansına başarıyla taşımış. Bir yandan akan bir metin, öte yandan kimi zaman sözlere eşlik eden, kimi zaman kendi anlamını tek başına üreten beden kullanımı, kimi zamansa kendi anlamlarını taşıyan nesneler, müzikler… Bütün bu göstergeler marifetli bir şekilde birleştirilmiş ve ortaya sözlük anlamıyla örtüşen “birbirinin içine girerek çözülemeyecek biçimde karışmış olan, iç içe geçmiş, çapraşık” ve bu “çapraşık” yapının içerisine bizi de dâhil ederek sürükleyen, deneyime ortak eden, dolayısıyla da her izleyicinin yeni bir anlam üretmesine kapı aralayan incelikli ve yaratıcı bir iş girift.
Birazdan okuyacağınız röportajsa grift. performansını yöneten ve sergileyen Seçil Demircan’la yapılmıştır.
Baturalp Ali Yavuz: Merhaba Seçil, benimle görüşmeyi kabul ettiğin için çok teşekkür ederim. Gerçekten girift. bence doğrudan bugünle ilişkili, kıymetli bir iş. Önce yukarıda girift. üzerine söylediklerimden başlayalım istersen. Ben hem sürecin sonlarına doğru ekibe katılmış biri olarak hem de bir seyirci olarak girift.’i biraz böyle okudum. Sen ne diyorsun? Sanıyorum senin yaklaşmaya çalıştığın noktadan uzak bir yerde değilim.
Seçil Demircan: Merhaba Baturalp öncelikle söyleşi için ben teşekkür ederim. Ve ekibe de katılman benim için çok kıymetliydi, ayrıca teşekkür ederim. Evet, gayet yakın duruyoruz bu noktadan. girift. bugünle doğrudan ilişkili, aniden bir şeyin içinde kendini bulmak ya da içine düşüvermekle ilgili… O nedenle zamansızlık da var diyebilirim.
B.A.Y: Peki, performansın adının belirlenmesindeki temel motivasyonun neydi? Böyle bir iş yapmaya seni ne itti?
S.D: Bu proje sanıyorum dört yıl önce, çağdaş dans alanındaki çalışmalarımın yanında performans ve tiyatroyla ilgili yaptığım çalışmalarla birlikte, sahneleme anlamında yeni bir arayışa yönlendiğim bir süreçle başladı. O zamandan itibaren dünya genelinde yaşanan fiziksel ve duygusal her durum bu sürecin bir parçası oldu. Zamanın birdenbire, karmaşık lineer akışı içinde döngüde kalan, parçalanan, sıkışan beden, zamanla patolojik bir biçime dönüşmesi ve insan bedeni bu bozuk veya işlemeyen beden içinde her defasında sabit bir referans noktasından devam etmesi… Bu iç içe geçmiş, çapraşık yapı proje tamamlandıktan sonra girift.’le projenin adını oluşturmuş oldu.
B.A.Y: Sahnelemede yeni bir arayışa yöneldiğin bir dönemden bahsediyorsun. Seni bu arayışa sürükleyen şey tam olarak neydi?
S.D: Çağdaş dans, tiyatro ve performans çalışmalarımın iç içe geçtiği bir dönemdi; kişisel hayatımda ve dünyada olanlar etkileşim halindeydi. Özellikle bir nedenden dolayı diyemeyeceğim ama sanırım beş uzun yılın sonunda sahnede bu iç içe geçme halini görmek istedim. Sürecin getirdiği bir sonuçtu.
B.A.Y: grift. metin, dans ve fiziksel eylemlerin iç içe geçtiği etkileyici bir performans. Performansı bu üç kanavada farklı dinamiklerle ilerletmek seni prova sürecinde zorladı mı? Birbirinden farklı parçaların bir arada bir bütün oluşturduğu performansta hem performansı gerçekleştiren hem de yöneten olmak farklı bir göz ve beceri gerektiriyor sanırım. Yönetim süreci senin için nasıl ilerledi? Yardım aldığın bir dış göz oldu mu?
S.D: Teşekkür ederim. Metin içeren çağdaş dans performansı olan girift.çalışmasına başlamadan önce sahnede görmek istemediğim çoğu şeye farkında olarak başladım. Ve evet araştırma sürecinde metin, performans ve dans bağlamındaki birbiri içine geçecek unsurlarda çoğu zaman zorlanarak ilerledim. Çalışmanın koreografi ve dansçısı olarak metnin performanstaki yerini araştırma sürecinde performansın dramaturgu olan Melike Saba Akım’la çalıştık. Kendisi yıllar önce fikrimden ve araştırmak istediğim şeylerden bahsettiğim ilk kişidir ve yan yana olmayı istediğimde başından itibaren desteğini hiç eksik etmemiştir. Metnin çağdaş dans performansına yerleşmesi ve performans bütünündeki çalışmasıyla Melike Saba Akım’a çok teşekkür ederim.

B.A.Y: Metnin performans içerisindeki yeri sence nedir? Daha önce performanslarında metin kullanmış mıydın? Bu performansta metin kullanma sebebini ve neden özellikle Ferdi Çetin’in metnini seçtiğini bizimle paylaşabilir misin?
S.D: Metin ve performansla ilk çalışmam 13. İstanbul Bienali’nde inci Eviner’ in Co-Action Device: A Study projesi kapsamında “Etude I – Quad I, Etude II – Ghost Trio, Etude III – …ama bulutlar…” adlı performanslarını sergilememle başladı. Daha sonra SamuelBeckett’in mim oyunundan hareketle çağdaş dans solo çalışması olarak Etüt: Sözsüz Oyun I’isergiledim. Fakat bu çalışmalarda metin üzerinden tasarlanan bir performans gerçekleştirdim. Sözel olarak sahnede duyulmayan, metnin gerektirdikleri ve çağdaş dansla olan ilişki üzerine yapılan araştırmalardı. Girift.’deyse metni karmaşık, kopuk, döngüde kalan, birebirden olan zamanın içerisinde devamlılığı temsil eden bir unsur olarak yerleştirmeyi tercih ettim. Metin bu çalışmada temel ve üzerine inşa edilmiş bir yapı üzerinde değil daha çok bir durum niteliğinde. girift.’te yer alan metni de Melike Saba Akım’ın önermesiyle tanıştığım Ferdi Çetin’in öykülerini okuduğumda buldum. Önce çok heyecanlandım ve hemen karar veremedim. Ancak içeriği ve geçmişimdeki anıları uyandıran duygusal yapısıyla biraz daha kırgın, biraz daha çatık kaşlı başlıklı öyküyü okuyunca metni bulmuş oldum. Ferdi Çetin’e projeden bahsettiğim andan itibaren verdiği destek çok kuvvetli oldu, kendisine çok teşekkür ediyorum.
B.A.Y: Metin ve performansı eş zamanlı gerçekleştirmek çok zor görünüyor.Bu süreç senin için nasıl ilerledi? Zorlandığın noktalar oldu mu?
S.D: Dans ederken metinle sesli olarak kurduğum ilişki kendiliğinden gerçekleşiyor, zamanlama, akış, uyum ve uyumsuzluklar… Zorlanıyorum diyemem doğalında akıyor… Başından beri metni performans içinde nasıl yerleştireceğimi biliyordum. Belki sadece akış konusunda oldukça yoğun bir çalışma yapmam gerekti.
B.A.Y: Sahnedeki performansa ek olarak fuayede fincan ve büyüteçlerle bir sergi de kuruyorsun. Bunu performansla nasıl ilişkilendiriyorsun, anlatıya nasıl bir desteği oluyor?
S.D: biraz daha kırgın, biraz daha çatık kaşlı başlıklı öyküyü okumak ve performansa dair düşünceler oluşturmakla geçen süreçte gözümün önünde beliren imgeleri yerleştirmeyle seyirciyi, fuaye alanına taşımak istedim. Performansı destekleyen bir yapıda olduğunu düşünmüyorum ama oldukça güçlü bir bağ ve uyum var diyebilirim.
Yerleştirme düşüncesini paylaştığım Hamza Zeyrek, tasarımıyla bunu hayata geçirdi. Oğuz Gülen de stand tasarımlarını yaparak asıl amacına ulaşmasını sağladı. Bu noktada Oğuz Gülen’e çok teşekkür ederim. Projeye katkısı çok büyük çünkü kendisi ayrıca performansta kullandığım kinetik heykeli yaparak büyük bir an yarattı.

B.A.Y: Performansta kullandığın 5 farklı nesne var. Fincan, can yeleği, şemsiye, mektup ve kinetik nesne. Bunların performansta ürettikleri anlamlardan kısaca bahsedebilir misin?
S.D: Fincan aslında kahve içme eylemi ve performansın rutini, tekrar eden, sabit olan. Can yeleği ve şemsiye tekrarlanan ya da maruz kalınan durumun/eylemin yolculuğu… Mektup, bekleyiş… Kinetik heykel, dilek tutmak, inanmak…
B.A.Y: Biraz da performansta kullandığın müziklerden bahsetmek istiyorum. Üç farklı müzik kullanıyorsun. İkisi sözsüz ve biri sözlü. Üçü de birbirinden farklı dinamiklerde müzikler. Peki, üç farklı müzik kullanman performansı nasıl destekliyor, müzik seçiminde nelere dikkat ettin ve bu süreçte müzik konusunda yardım aldığın birisi/birileri oldu mu acaba?
S.D: Besteci arkadaşlarımla çok eskiden tanışıyoruz. Bu nedenle müziklerine oldukça aşinayım. Performans yaratım sürecinde tanıdık olan sesler kendiliğinden üretime dâhil oldu. Ve kendileriyle paylaştığımda eserleri kullanmama izin verdiler, çok şanslıyım! Her biri birbirinden farklı dinamikteki seslerin girift.’e dahil olması, performansın hareket unsurlarını araştırması gibi bir ses araştırması olarak da görüyorum. Birden başlayan, düzenli/düzensiz ve bir yolculuk hissiyatında olan performansın açılışından Özgür Salıcı’ya bahsettiğimde, Özgür Salıcı ve Cenk Sarkuş girift. için ikiarabidere’yi bestelediler… Performansın döngü bölümü için hareket ve fikir tasarımı belirdiğinde Didem Coşkunseven’e sordum ve Moon Song bestesiyle çalışmaya başladım. Onur Nevşehir’in I don’t know man!bestesini iki yıl önce duyduğumda çok etkilenmiştim ve girift.’e dahil olmasıyla, Nevşehir’in sesi, performansın son sahnesinde sürecin ve düşüncelerin sesi oluyor. Besteleri ve destekleriyle Onur Nevşehir’e, Didem Coşkunseven’e, Özgür Salıcı’ya ve Cenk Sarkuş’a çok teşekkür ediyorum.
B.A.Y: Süreci devam ettirmeyi düşünüyor musun? İstanbul’da veya başka yerlerde, festival kapsamında veya bağımsız olarak performansı devam ettirecek misin? Bir sonraki gösterimleri nereden takip edebiliriz?
S.D: İstanbul’da Mart ayı itibariyle sahnelerde gösterime başlayacağım. Bu arada şehir dışı gösterimler için planlama da yapıyorum. Sosyal medyada kendi Instagram hesabım dışında paylaşım yaptığım başka bir yer olmamakla beraber, yer alacağım sahnelerin duyuruları olacaktır, diye düşünüyorum.
B.A.Y: Bu keyifli sohbet için teşekkür ederim. Bir sonraki gösterimleri merakla bekliyor olacağım. girift.’in ve yeni projelerinin önü açık olsun.
S.D: Ben çok teşekkür ediyorum. Çok keyifli bir sohbet oldu benim için.
girift. / Künye
girift.
“içinde Metin olan çağdaş dans performansı”
Koreografi ve Performans: Seçil Demircan
Dramaturji:Melike Saba Akım
Metin: Ferdi Çetin
Müzik: Didem Coşkunseven, Onur Nevşehir, Özgür Salıcı & Cenk Sarkuş
Kinetik Heykel: Oğuz Gülen
TEB Oyun Dergisi’nde yer alan diğer festival yazılarına ulaşmak için: TEB Oyun / Festival
Söyleşilerimize göz atmak ister misiniz? TEB Oyun / Söyleşi