TheatreIST Türkiye Tiyatro Vitrini’nin Ardından
HANDAN SALTA, NİHAL KUYUMCU, ZERRİN YANIKKAYA, RAGIP ERTUĞRUL, SENEM CEVHER, HASİBE KALKAN
2022 yılında Türkiye tiyatrosu için bir ilk gerçekleşti; bağımsız tiyatroların yollarını dünya festivalleriyle kesiştirmek, içinde bulundukları darboğaza rağmen tiyatro yapan sahne sanatçılarının seslerini duyurmalarına ve yapacakları olası işbirliklerine vesile olmak üzere bir buluşma düzenledik. Davet ettiğimiz festival yöneticilerini, eleştirmenleri ve akademisyenleri bağımsız tiyatroların yapımları arasından seçtiğimiz on iki yapımla buluşturduk. Showcase ya da Türkçesiyle “tiyatro vitrini” yapma fikrinin mimarı ve öncüsü sevgili arkadaşımız Ragıp Ertuğrul bize fikrini açmadan önce zaten proje ortaklarını zihninde bir araya getirmişti. Dünyanın birçok ülkesinden tiyatro insanını buluşturan bu etkinliği hayal eden, gerçekleşmesinde büyük payı olan Ragıp ne yazık ki showcase ile ilgili hiçbir etkinliğe katılamadan bu dünyadan göçüp gitti. Yazarken bile inandırıcı gelmeyen bu duruma alışmamız showcase ekibi olarak çok zor, çok hüzünlü ve kalp kırıcı. Ragıp gittiği sürpriz tatilden gelecek ve her şeye kaldığımız yerden devam edeceğiz gibi geliyor hepimize ayrı ayrı. Hayatın en büyük gerçeğini kabul edebilmek için yaptığımız işlere sarılmak, onun adını ve anısını da yaşatmak için bu etkinliği önce anlatmak sonra da yaşatmak gayesindeyiz.
Ocak ayının ortalarında ilk kez konuşmaya başladığımızda çok da zamanımızın olmadığının farkındaydık. Ancak en büyük sponsorumuz TGA (Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı) aynı tarihlerde gerçekleşen Beyoğlu Festivali’yle eşzamanlı yaptığımız taktirde konukların otel ve ulaşım masraflarını karşılayacağını söylediğinde 25-31 Mayıs tarihleri arasında bu etkinliği yapmak için hızla işe koyulduk.
Bir yandan kişisel bağlantılarımız da dâhil çağırabildiğimiz kadar festival yöneticisini davet etmeye çalışırken diğer yandan gösterilecek oyun ve performanslar üzerinde karar vermeye çalışıyorduk. Yine kişisel bağlantılarla ulaşabildiğimiz akademisyenlerden Showcase kapsamında konferans vermelerini istedik. Kamuya açık konferansları dinleyenler, Kanada’dan gelen iki (Toronto Scarborough Üniversitesi’nden Barry Freeman ve Sherbrooke Bishop’s Üniversitesi’nden Art Babayants) ve Malta’dan gelen bir akademisyenin (Malta Üniversitesi’nden Marco Galea) anlattıkları üzerinden tiyatronun tarihle ve bugünle kurduğu ilişkinin teori ve uygulamadaki açılımlarına göz atmaya, tiyatro eğitimindeki benzerlik ve farklılıklara daha yakından bakmaya fırsat buldu. Açılışta ise bu topraklarda tiyatronun kısa tarihini ve bugününü en damıtılmış haliyle özetleyen sunumlardan oluşan bir panel düzenledik. Panelistlerin (Emine Fişek, Deniz Başar ve Eylem Ejder) yaptıkları tiyatro tarihi özetinin gerekli olduğunun sağlamasını oyunlar sonrası gelen sorularla yapmış olduk. Kendi dertlerimizin sahneye taşındığı yapımlarla oluşturduğumuz seçkinin işaret ettiği gerçeklerden biri tam da bu seçkinin oluşturulma aşamasındaki dertleri ortaya çıkarıyordu. Yerel olanın duyurulma ihtiyacı zaman zaman biçem kaygısını geride bırakabiliyordu.
Oyunlar sonrası yapılan soru-cevap ya da fuaye sohbeti seanslarında eleştirmenlerin meşreplerine göre soruların da çeşitlilik gösterdiğini keyifle izledik. Yapıcı bir bakış açısıyla oyuna kendince bir açılım getiren, yaşadığı yerden getirdiği yüzyıllık meseleleri ısıtıp ısıtıp soru formuna döken, kendine yakın bulduğu yerden oyunları anlamaya çalışan, bulunduğu her yeri kürsüye çevirip ayrıntılarıyla fikrini beyan eden ya da sadece meraktan basit sorular soran çeşitli eleştirmen ve akademisyen gördük. Festival yöneticileri ise başka bir gözle baktıklarını hemen belli ediyorlardı. Oyunlardan sonra izlediği oyunu kendi festivalinde hangi sahneye yerleştireceğini söyleyen bile vardı. Bu sohbetler sırasında ekipler tasarım süreçlerini ve oyunlarının öyküsünü anlattıkça konuklar Türkiye tiyatrosu ile ilgili daha önce hiç bilgi sahibi olmadıklarını söylediler. Dolayısıyla her iki taraf için de zihin açıcı, hem tiyatroyu hem de ülkenin dinamiklerini tanıtıcı sohbetler samimi bir diyalog başlatmış oldu. Gelecek yıllarda bu sohbetleri yeniden biçimlendirerek devam ettirmek niyetindeyiz. Sahnelenen yapıtların neredeyse hiç teknoloji kullanmadığına dikkat eden konuklardan biri bağımsız tiyatroları “hand-made” tiyatro olarak değerlendirdi. Elbette bu noktada toplulukların çoğunun kendine ait bir mekânlarının olmayışı, kamu tarafından desteklenmeyişi ya da alınan desteklerin yeni teknoloji kullanımına yetmediği gibi gerçekler bir kez daha gündeme geldi, sanatın hamisiz yapılamayacağı da.
Oldukça dinamik bir tiyatro atmosferinden toplumsal sorunlara, yüzleşilmedik meselelere değinen performansları seçtiğimiz için tarih, politika, kadınların konumu, kültürel kodlar konusunda birçok soruyla karşılaştık. Bu sorulardan bir kısmı yapılan röportajlarda da[1] soruldu. Hâlihazırda yayımlanmayı bekleyen başka bir röportajda da. Yurt içinden davet ettiğimiz basın kuruluşları arasından da bir değerlendirme yazısı[2] TheatreIST girişimini tanıttı.
Mekân sponsorlarımızdan İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları bize Müze Gazhane’deki iki salonunu vermekle kalmayıp oyunlarından birinin de etkinliğimizde gösterilmesine önayak oldu. Böylece İBŞT yapımı Yaftalı Tabut’la birlikte toplamda on üç oyun izlendi. Seçtiğimiz oyunlar ise şunlardı: Zabel– BGST, Şatonun Altında– Fiziksel Tiyatro Araştırmaları, Nihayet Makamı– Kumbaracı 50, Gomidas– Yolcu Tiyatro, Sar– Çıplak Ayaklar Kumpanyası, Salozun Mavalı– CAS Sahne, Dansöz- Mek’an Sahne, 12. Ev– Melek Ceylan, Biz– Modern Dans Topluluğu İstanbul, Köpek Kalbi– Küçük Tiyatro, Godot Bize Gelmez– Öteki Tiyatro ve Karagöz Sanat Atölyesi ve İki Kişilik Kabus Macbeth– Tiyatro Bereze.
Akademisyen konuklarımızdan Art Babayants, mekân sponsorlarımızdan Bahçeşehir Üniversitesi Konservatuarı öğrencilerine verdiği konferansı takiben uygulamalı bir çalışma da yaptı. Konferanslar ve sözü edilen uygulamanın yanı sıra Kritik Kolektif’in ikinci defa düzenlediği Heveskâr Seyirciler Aranıyor adlı eleştiri atölyesi de Showcase etkinliğinin performans dışı, yaratıcı, katılımcı etkinliklerindendi.
Gelen festival yöneticilerinden biri Sibiu Tiyatro Festivali Direktörü Constantin Chiriac’tı. Haziran ayından yapılan festivalin PhD Konuşmaları ve Tiyatro Pazarı ve Pazarlama konuşmalarının yapıldığı toplantılara katılmamız için Showcase için çalışan birçok arkadaşımızı davet etti. Verimli tanışmalar, geleceğe uzanabilecek konuşmaların gerçekleştiği Sibiu’dan 2023 yılında festivalin Türkiye tiyatrosuna bir köşe ayrılacağı haberiyle döndük. Şimdilerde Romanya’ya önerilmek üzere oyunların seçimlerini yapıyoruz. Slovakya da aynı güzel haberi 2024 yılı için verdi, bir seçki de Bratislava için hevesle ve zevkle yapacağız.
Etkinlik süresince ve sonrasında yaptığımız konuşmalarla karşılıklı çeviri çalışmalarının da yolu açıldı. Ülkeler arasında yapılacak anlaşmalar, kültür bakanlıklarının ya da benzeri kurumların sponsorluklarıyla ilerleyebilecek bu çalışmalar için de çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Öncesinde, esnasında ve sonrasında karşılaştığımız çeşitli hayal kırıklıkları, zorluklar, krizlerle bir şekilde başa çıkıp başarıyla bitirdiğimiz bu etkinlik için gelen konukların değerlendirme ve önerilerini de cebimize koyarak yolculuğa devam etmek niyetindeyiz. Yolda eksildik ama can arkadaşımızın anısını taze tutarak, adını yaşatarak ve aramıza yeni nefesler alarak devam etmeyi arzuluyoruz.
Bu yazı dergimizin 44-45. sayısında yer almıştır.
Bu yazıyı yer işaretlerine eklemek ister misin?