Çalınmış Mutluluk
“İrademize tabi olmayan sevgi, meziyetimiz olmadan gelir, kabahatımız olmadan yok olur.“
İvan FRANKO
Ukrayna Tiyatrosu var oluşundan beri tür açısından oldukça zengindir. Elbette bütün oyunların, yazarların parlak edebiyat yeteneğinin birer örneği olduğu söylenemez, fakat bir kısmı uzun ömürlü olup bazen acımasız olan zamanın talepleri doğrultusunda değişik şekillere bürünerek yüzyıldan yüzyıla geçebilmiştir. Odağı daha da daraltacak olursak, Ukrayna Tiyatrosu’nun simgesi olmuş iki oyun vardır. Öncelikle, yeni Ukrayna Tiyatrosu’nu yaratan İvan Kotlyarevskıy’ın kaleminden çıkan Poltovalı Natalka; ikincisi de, parlak bir dramaturg, şair, felsefeci, edebiyat bilimcisi, tiyatro eleştirmeni ve tarihçi İvan Franko’nun eseri Çalınmış Mutluluk’tur. [1]
Ukrayna edebiyatçıları arasında İvan Franko’nun özel bir yeri var. O, geniş kültürü ve edebiyat dehası, kuvvetli bir yabancı dil öğrenme yeteneği, inanılmaz enerji ve çalışkanlığıyla bilinen bir yazardı. Franko, Batı ve Doğu Ukrayna edebiyatlarındaki gelişim süreçlerinin birbirine yakınlaşması ve Avrupa edebiyatlarıyla temasların genişletilmesi için çok çaba harcadı, bu arada birçok bilimsel derneğe üye oldu ve eski Yunan, Roma, eski Hint, İngiliz, Leh, İtalyan, Fransız, Norveç, Çek, Slovak, Alman ve dünyanın başka edebiyatlarından önemli eserler çevirdi. Bugün itibariyle en kapsamlı olan, 1976-1986 yıllarında yayımlanan külliyatı 50 cilt olup 4000 eseri bir araya getirmekle birlikte yine tam değildir, çünkü bütün Sovyet yayınları gibi politik sansür değirmeninden geçmiş, Moskova’yı en fazla tedirgin eden yazılar un olmuştur. İvan Franko’nun edebi mirası konusunda uzmanlaşan bilim adamlarının değerlendirmelerine göre yazarın tam külliyatının 100 cilt civarında olması gerekir, ancak bugün, savaş şartlarında basılması maalesef mümkün değil.

İvan Franko
İvan Franko’nun en meşhur oyunu olan Çalınmış Mutluluk, yazarın 1891 yılında Haliçya bölgesinde düzenlenen Ukraynaca oyun yarışmasına katılması sonucunda ortaya çıktı. Yarışma uzun sürdü. Avusturya-Macaristan sansüründen korkan yarışma komitesinin talep ettiği değişiklikler yapıldıktan sonra Ocak 1893’te ikinci ödülünü kazanan oyun, sahnelenmesi için tavsiye edilmiştir. Sansürün talepleri doğrultusunda birçok değişiklikler yapılarak (örneğin oyunun ilk adı Jandarma iken sansür, jandarma gibi toplum açısından büyük önem taşıyan bir kişinin kepaze olmasına izin vermedi, dolayısıyla yazar jandarmayı postacıyla değiştirmek zorunda kaldı) 16 Kasım 1893 tarihinde ilk kez “Ruska Besida” (“Rus Sohbeti”) derneğinin tiyatro sahnesinde ramp ışıklarına kavuştu. Prömiyerde bulunan bir tiyatro eleştirmeninin ifadesine göre oyunun başarısı inanılmazdı. Genel olarak “ülkemizde Çalınmış Mutluluk’un ortaya çıkması politik bir olaydır”, Ukrayna sahnesi için bu oyun “özgün bir eser olup her sahnesi, her cümlesinde bir gerçek havası eser…”
İvan Franko’ya göre oyunun temelinde, yine birkaç varyantı bulunan Jandarma Şarkısı adlı bir halk ezgisi yatar. Oyunun zamanı yaklaşık 1870 yılı, yeri Batı Ukrayna’nın Pidhirya bölgesindeki Nezvanıçi köyü, türü de köy hayatından 5 perdeli sosyo-psikolojik bir dramdır.
Erkekli, kadınlı, delikanlılı, kızlı olmak üzere bir köylü topluluğu ve mızıkadan oluşan özgün bir arka planı olan oyunun ana karakterleri üç kişidir: Mıkola Zadorojnıy, 45 yaşlarında, kısa boylu, çökmüş, hareketleri yavaş bir adam; karısı Anna, 25 yaşlarında bir taze ve Mıkhaylo Hurman, jandarma, 30 yaşlarında uzun boylu, iri yarı bir adam. İşte bu insanların kırılmış hayatları oyunun küçük evreninin merkezini oluşturmaktadır.

Oyunun hikâyesine göre zamanında Anna ile Mıkhaylo birbirini sevmişlerdir, fakat baba mirasını Anna ile paylaşmak istemeyen kardeşleri, Mıkhaylo’nun öldüğünü iddia ederek hile ile Anna’yı başkasına verirler. Mıkola, kaderine boyun eğen Anna’yı vefalı ve samimi olarak severken her üçü için feci olan bir akşamda birdenbire aslında kendisi de aldatılmış olan Mıkhaylo ortaya çıkar. Temel ahlak kurallarının sebep olduğu durumu (zamanın toplumunda boşanmak mümkün değildi), elalemin kınamasını, yaralı kalbinde eski ve şiddetli olan aşkı eninde sonunda üstün gelen Anna’yı hesaba katmayarak her şeye rağmen mutluluğunu geri almaya gelir Mıkhaylo. Onun da aşkı şiddetli, fakat Anna’nın tersine acımasız ve herkes için ölümcüldür: hem Anna, hem tabiatı sakin ve kalbi iyi olduğu halde uğradığı aşağılamaya dayanamayarak Mıkhaylo’yu öldüren Mıkola için…
Suçlu olan kimdir ve kimin mutluluğu çalındı? İşte bunun cevabını, oyunun 130 yılı aşan sahne ömrü boyunca yönetmenler veriyorlar. Bir de tarihin gösterdiği üzere Çalınmış Mutluluk derinlemesine her türlü anlam, zaman ve mekân değişikliklerine uyum sağlayarak seyirciyi en son dakikaya kadar gerginlik içinde tutabiliyor.
Çalınmış Mutluluk’un bütün sahnelenmelerinin anlatılması yine cilt cilt, temelli araştırmalara konu olabileceğine göre üstün körü olarak sadece en önemlilerine değinelim. 20.yüzyıl boyunca (bu arada sadece Ukrayna ile sınırlı kalmamak kaydıyla) profesyonel ve hatta amatör sahnelerde sergilendikten sonra bu oyun emin adımlarla 21.yüzyıla girdi. Farklı devirlerde baş rollerine Ukrayna’nın en meşhur aktörlerinin soyunduğu Çalınmış Mutluluk, en meşhur tiyatrolar için önemli ve anlamlı bir oyun oldu. İvan Franko’nun adını taşıyan Kyiv Milli Tiyatrosu için ise bu oyun özel bir anlam kazanmıştır. Rejisörü tiyatronun kurucusu Hnat Yura olan oyunun ilk galası 28 Mart 1940 tarihinde yapıldı, baş rollere çıkan meşhur Ukrayna aktörleri Natalya Ujviy, Amvrosiy Buçma ve “milliyetçilikten” dolayı suçlanarak girdiği hapishaneden yeni serbest bırakılan Viktor Dobrovolskıy’ın performansı dillere destan oldu. Oyunun bu sahnelenişi tiyatronun kartviziti olup yazarın hikâyeye yüklediği hümanist potansiyeli kanıtlayarak yaklaşık otuz yıl repertuvarda kaldı. 1952 yılında filme çekilen, yine bu sahnelenişti ( Çalınmış Mutluluk’tan uyarlanarak 1952, 1984 ve 2004 yılında olmak üzere toplam 3 film çekilmiştir). Yazarın fikrini takip eden tiyatro, “küçük” bir adama odaklanarak yoksul hayatı ayrıntılarıyla gösterir, küçük neşeleri ve büyük felaketleri yaşatır, sonra da duygularının şiddetini ve kendisine özgü haysiyeti hissettirerek bu küçük adamı birdenbire daha yüksek, bir kahraman mertebesine koyardı. Köylülere karşı mücadele içinde geçen, köylülerin baskıya ve tahkire uğradığı 1930’lu yılların sonunda Ukrayna köylüsünü gerçek bir facia kahramanı mertebesine getiren oyun son derece anlamlıydı.

1979’da tiyatronun başına geçen Serhiy Dançenko’nun, yönetmen olarak sahneye koymak için seçtiği ilk oyun, Çalınmış Mutluluk’tu. Mıkola Zadorojnıy rolüne, bugün 20. yüzyılın belki en meşhur Ukrayna aktörü sayılan Bohdan Stupka çıktı. 300 kereden fazla kapalı gişe oynanan oyun, Ukrayna Tiyatrosu’nu çeşitli festival ve forumlarda temsil etti. Temmuz 2020’de, İvan Franko Kyiv Milli tiyatrosunun 100.yıldönümünde sezon kapanırken Çalınmış Mutluluk’un sahneye dönmesi, yılın en çok beklenen tiyatro olayı oldu. Savaş başladıktan sonra oyun, her ne kadar seyrek gösterilse de hâlâ tiyatronun repertuvarındadır. Bu versiyonun yönetmeni Dmytro Bohomazov, dramın çağdaş yorum tandansına ayak uydurarak sosyal, etnografik ve gündelik hayat ayrıntılarından kaçınarak çok katmanlı bir çeşit psikolojik kıssa yaratır. İlginçtir ki, Dmytro Bohomazov daha önce de, aynı piyesi 2002 yılında Vasıl Vasılko’nun adını taşıyan Odesa Müzik ve Drama Tiyatrosu’nda sahneye koymuştu ve üslup açısından bambaşka bir performans ortaya çıkmıştı. Odesa Tiyatrosu’nda Çalınmış Mutluluk için beklenmedik diyebileceğimiz bir çözüm bulunmuş, adı da Mutluluk Yakında konmuştu. Sahne dekorunda başvurulan çözüm sayesinde (sahne tasarımcısı Oleksandr Druhanov) Anna, Mıkola Zadorojnıy ve Mıkhaylo Hurman’ın acımasız, çetrefilli kader çizgilerinin yumağı, her biri ayrı bir odayı simgeleyen, birbirinden paravanlarla ayrılan segmanlara bölünmüş döner bir sahnede ifadesini buldu. Böylelikle seyircilerin önünde oyunun sahneleri birbirini takip ediyordu: işte baltasına sarılıp onunla adeta kaynaşmış Mıkola; işte aşksız kalmaya mahkûm olmanın sisi içinde geçmişteki Anna; işte çiğ kırmızı elbiseli, Mıkhaylo ile tutkulu bir dans içindeki şimdiki Anna; ve işte derdinin yükü altında ezilmiş kocası, önüne yığılmış neon lambalarından oluşan bir ateşin üzerine eğilmiş oturuyor… Bu performansta Don Juan efsanesinin motifleri, pek vurgulanmamakla birlikte yine de duyuluyordu. Öbür dünyadan geldiğini beyan eden Mıkhaylo, suçluları cezalandırmaya gelen Commandeur gibi ortaya çıktığı halde, taştan karşılığının aksine bunu beceremiyor çünkü hâlâ canlı, eski üzüntü ve kaybettiği hayalin hasretiyle yanan, zaman akışını geriye çevirmek hırsıyla dolu bir kalbi var. Antik tragedyada olduğu gibi burada da kilit noktalar hep sahnenin dışında kalır: Mıkhaylo ile Anna’nın aşkı, Mıkhaylo’nun ölümü – ölecek yerde o, Mıkola ile birlikte yavaş yavaş sahnenin dibine doğru gider, içinde yeni bir hayat hisseden Anna ise, kapı kasasına yaslanarak donakalır (Anna’nın gebeliği motifi, oyunun son metninde sadece kinaye olarak geçerse de oyunun varyantlarından birinde İvan Franko, Anna’nın ağzından bunu dolaysız olarak bildirir). Mutluluk Yakında performansının finali de, söz konusu oyunun sahnelenme geleneğinin aksine, ölümden değil, yeni bir hayatı bekleyişten ibaret olup bu yeni hayat da yine sahnenin gözle görülen alanı dışında vücuda gelir.
Batı Ukrayna’daki tiyatrolarda Çalınmış Mutluluk ilk prömiyerinden bu yana sahnelenmeye devam ediyor. Mariya Zankovetska’nın adını taşıyan Lviv Milli Tiyatrosunda bu oyun, son araştırmalara göre 1922, 1923, 1940, 1949, 1976 yılında olmak üzere 5 kere sahneye konuldu. Lviv’deki “Teatr u koşıku’’ (“Sepette Tiyatro”) Tiyatrosu’nda İryna Volytska’nın sahneye koyduğu oyun (1998) heyecan dolu ve oda tiyatrosu havası içindeydi. Değişik bir konseptten yola çıkan yönetmen, kişilerin sayısını üç baş karaktere indirgeyip dramı tamamen sembolik, hatta mitolojik bir zaman ve mekâna taşıyarak, üç figürün davul eşliğindeki ritüel Arkan dansı (Karpat dağlarında yaşayan Hutsulların rütüel dansı) şeklinde ortaya koyar.
Genel olarak 20. yüzyılın sonuyla 21. yüzyılın başlarında Ukrayna Tiyatrosu’nda kaydedilen başlıca eğilimler arasında, klasik oyunları sahneye koyarken zaman-mekân paramatrelerini değiştirerek oyunun evrenselliğinin bir çeşit sınavdan geçirilmesi, ayrıca da dramatik çatışmaları yorumlarken sosyal etkenden vazgeçilmesi anılmaya değer. Bu açıdan, 2004 yılında Kyiv’deki “Suzirya” (“Takımyıldız”) tiyatro atölyesinde sahnelenen Çalınmış Mutluluk büyük bir yankı uyandırdı. Yönetmen Andrii Bilous hikâyeyi 20. yüzyılın 30’lu yıllarına, yani Ukrayna için feci, çoğu kurşuna dizilmiş 260 bin Ukraynalının kurban edildiği Stalin terörü dönemine taşıdı. Bu yorumdaki bütün eylem, sürekli sessiz diyaloglardan oluşmaktadır: sırtların, kapıların, bakışların diyaloglarıdır bunlar. Dramın repliklerinden koparılan bazı sözler ve cümleler, oyunun üslup gereğince değiştirilmiş hikâye omurgasına dizilmiştir. Sebebi de belli: Büyük Korku Devri devam ederken, sistem tarafından başarılı bir şekilde aşılanmış olan eksik söz, eksik düşünce geleneği insan tabiatının ta derinliklerine işlemişken söz kalabalığı ne gezer… Burada Sovyet okullarında öğretilenlere göre mağdur ve cahil köylü ile sömürgen arasında yer alan dramatik çatışma, milli bilinç sahibi, ayrıca da yaratıcı tabiatı olan bir aydın (Mıkola Zadorojnıy) ile rejim arasındaki çatışma olarak yorumlanmaktadır (zamanın gerçekleri ışığında Mıkhaylo Hurman NKVD, yani güvenlik teşkilatının mensubu olarak gösterilmiştir).

Çalınmış Mutluluk, şu anda Ukrayna’yı yok etmeye çalışan ülkede de sahneye konulmuştur. Bu performansların sonuncusu; daha Rusya Donbas’ı işgal etmeden önce, 2012 yılında, bugün işgal altında bulunan Luhansk’ta düzenlenen “Gospoja Udaça” (“Madam Şans”) adlı tiyatro festivalinde Surgut Müzik ve Drama Tiyatrosu tarafından Ukraynalı seyircilerin dikkatine sunulan Çalınmış Mutluluk’tu. Bu bağlamda bugün Luhansk Müzik ve Drama Tiyatrosu’nun en mağdur tiyatrolardan biri olması gayet anlamlıdır. 2014 yılında Rus askerleri Luhansk ve Donetsk’i işgal ederken öz şehrini terketmek zorunda kalan tiyatro, o zaman Ukrayna’nın kontrolü altında bulunan Siverskodonetsk şehrine taşındı. Yeni repertuvar için titizlikle Ukrayna ve dünya tiyatrosunun en önemli eserleri seçildi (bu listeye Tuncer Cücenoğlu’nun “Çığ”ı da dâhil oldu). Tabii, Çalınmış Mutluluk da 2019 yılında sahneye döndü. Fakat 2022’de tam ölçekli Rus saldırısı başladıktan sonra tiyatronun binası yıkıldı, aktörleri de şimdi yine işgal altında bulunan şehirden, Rus sınırına yakın olduğu için şimdi balistik füzelere hedef olan Sumı şehrine taşındılar. Bugün tiyatronun eski müdürü Serhii Dorofeiev, Mıkhaylo Şçepkin’in adını taşıyan Sumı Milli Drama ve Müzikal Komedi Tiyatrosu’nun müdürlüğünü yapmaktadır, dolayısıyla şimdiki tiyatro binasını aynı zamanda iki tiyatro paylaşıyor (Luhansk Tiyatrosu’nun müdürlüğüne Oleksandr Hryshkov getirilmiştir). 23-24 Ağustos 2024 tarihlerinde, yani Ukrayna Bağımsızlık Günü’nde, Sumı tiyatrosunda yönetmen Dmytro Nekrasov ile Sumı Milli Drama ve Müzikal Komedi Tiyatrosu’nun aktörleri tarafından yeni ve yine beklenmedik birçok katmanı olan Çalınmış Mutluluk sahnelendi. Oyunun eylemi, 20. yüzyılın 90’lı yıllarında, SSCB’nin dağılımını takip eden ve herkesin yaşayabilmek için kendine göre çare bulmaya çalıştığı bir dönemde, Doğu Ukrayna’daki farazi bir kasabada yer almaktadır.
Bugün itibariyle bu yorum, İvan Franko’nun kaleminden çıkan oyunun Ukrayna’da en yeni sahnelenmesidir, fakat kesinlikle denebilir ki, İvan Franko’nun dehası sayesinde, içindeki dramatik çatışma zaman dışı ve evrensel nitelikte olan bu oyun yeni çağın meydan okumaları ve taleplerine hâlâ cevap verecek nitelikte.
Dipnot:
[1] Çalınmış Mutluluk Oleksandr Kuchma (pereklad@gmail.com) tarafından Türkçeye çevrilmiştir.
TEB Oyun Dergisi‘nin 50. sayısına buradan ulaşabilirsiniz.