ÜMİT DENİZER’İN ARDINDAN…
Yaprak dökümü yine birçok dostu arkadaşı aramızdan aldı götürdü. Ümit Denizer de böyle bir arkadaş, Ağabey ve tiyatroya, özellikle çocuk tiyatrosu tarihinde çok önemli yeri olan, önemli katkılarda bulunmuş bir dosttu. Çocuk tiyatrosu deyince her zaman Ümit Denizer &Turgut Denizer kardeşler ve hemen ardından ilk akla gelen isim AÇOK Anadolu Çocuk Oyunları Kolu olmuştur.
Ümit Denizer’in ardından kardeşi Turgut Denizer’le görüştüğümüzde Ümit Denizer ve AÇOK hakkındaki bilgileri bizlerle paylaşması, yaptıklarının bir kez daha kayda geçmesinin çocuk tiyatrosu tarihindeki yerinin ve öneminin kavranması açısından değerli olduğunu dile getirdiğimizde elindeki bilgileri bizlerle paylaştı. Bu konuda TEB Oyun Dergisi adına kendisine müteşekkiriz.
Oyuncu, eleştirmen, yazar ve yönetmen Ümit Denizer, Türkiye’nin ilk bağımsız çocuk-gençlik tiyatrosu kabul edilen Anadolu Çocuk Oyunları Kolu (AÇOK) adlı tiyatro topluluğunu 1973 yılında İstanbul’da kurdu. AÇOK tarafından sahnelenmek üzere çocuk ve yetişkinler için birçok oyun yazdı. İlk gösterimi 1975’te Almanya’da bir festivalde gerçekleşen Keloğlan adlı oyunu, yurt dışında sahnelenen ilk Türk çocuk oyunu olarak kabul edilir. Ümit Denizer, bu topluluğun sahnelemesi için karşılıklı konuşmaların en aza indirildiği görsel oyun tarzını benimseyen oyunlar yazdı. Mutluluklar Ülkesi, Leke, Çizgi / Benek, Renk, Mor Gezegen, Keloğlan, Avrupa’ya Avrupa’ya, Aksak Timur ile Hoca Nasreddin ve Uçan Şemsiye adlı çocuk oyunları AÇOK tarafından sahnelendi.

Yetişkinler için yazdığı ilk oyunu, Ferhad ile Şirin, 1975 yılında AÇOK tarafından Turgut Denizer’in yönetmenliğinde sahnelendi ve İsmet Küntay Ödülü’ne değer görüldü. Ümit Denizer, Turgut Denizer ile birlikte Muhsin Ertuğrul’un hayatını oyun haline getirdi. Perdeci adını verdikleri bu oyun Denizerlerin yönetiminde İstanbul Tiyatro Festivali sırasında seyir halinde bir Boğaziçi vapurunun içinde ve Boğaziçi iskelelerinde sergilendi ve Tiyatro Eleştirmenleri Birliği Ödülü’ne değer görüldü. Adalet Sizsiniz (Sokrates, Galileo, Sacco, Vanzetti) adlı oyunu ise 2012 yılı Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü’nü aldı.
60’lı yıllarda Üsküdar Lisesi tiyatro kolunda ve Üsküdar Halkevi tiyatro bölümünde birkaç oyun sahneye koyarak ve küçük roller üstlenerek tiyatroya başlayan Denizer kardeşlerin tiyatroyla ilgili serüvenleri zaman içinde çok önemli işlere imza attıkları bir noktaya evrildi.
AÇOK nasıl kuruldu?
Anadolu Çocuk Oyunları Kolu (AÇOK), çocuk tiyatrosu konusunda çalışanların, araştırma yapanların karşısına çıkan ve kendi çalışmalarında da yer verdikleri çok önemli bir topluluk. Ümit Denizer’in vefatından sonra kardeşi Turgut Denizer’den aldığımız bilgiye göre 1961 yılında İstanbul’da popüler olan LCC ( Language and Culture Center) özel eğitim kurumunda Üsküdar Halkevi’nden üç arkadaş Cemal Ünlü, Turgut Denizer ve Ümit Denizer eğitim almaya başlarlar. LCC özel eğitim kurumunda Türk tiyatromuzda çok önemli yeri olan Muhsin Ertuğrul yönetiminde: Haldun Taner, Yıldız Kenter, Nurettin Sevin, Beklan Algan ve Ayla Algan gibi ustalar tiyatro eğitimi veriyorlardı. Okulun tiyatro bölümü ekonomik nedenlerle kapanınca, üç arkadaş kendi tiyatrolarını kurmaya karar verdiler. Muhsin Ertuğrul ve Haldun Taner’e danıştıklarında her ikisinden de sözleşmiş gibi “siz çocuk tiyatrosu yapın” cevabını alırlar. Böylece 1973 yazında tiyatro “çocuk ve gençlik tiyatrosu” olarak Üsküdar Salacak’ta kurulur. Şehrin Anadolu yakasında yaşadıkları için, topluluğun adının “Anadolu” ile başlamasını, hedef kitleye göre “Çocuk” sözcüğü ve geleneksel tiyatromuzdaki salonsuz gezginci gruplar gibi “Oyun Kolu” sözcüklerinin yer alması gerektiğini düşünürler. Bunlar birleşince grup “Anadolu Çocuk Oyunları Kolu” olarak yola çıkar. Tiyatro çevresi topluluğun adının geçtiği her yerde her zaman AÇOK kısa adıyla anmayı tercih etmiş, zaman içinde oyunların ilerici özleri, biçimleri, estetik kaliteleri ve layık görüldükleri ödülleri sayesinde AÇOK gruptan bağımsız önemli bir marka haline gelmiştir.

AÇOK repertuar ve oyun metinlerinin oluşturulması:
Turgut Denizer’in repertuarın belirlenmesi hakkında dile getirdikleri, çocuk tiyatrosu yapanlara yol gösterici ve bugün de kelimesi kelimesine geçerli olan özelliklerdir. Bu özellikleri Turgut Denizer “Uygarlığın tekdüze bir bencilliğe mahkûm ettiği bireye; sosyal kimliğini iade edecek ‘farklılık’, ‘farkındalık’, ‘anlam’, ‘değer’ ve ‘derinlik’ kavramlarının hâkim olduğu toplumun oluşturulmasına katkıda bulunmayı amaçlayan konu ve öykülerin yer aldığı oyunlar” şeklinde açıklamaktadır. 1950 lerde başlayan “uygarlığın” anlamının tüketim ekonomisi çılgınlığına büyük bir hızla evrildiği yıllar için bunlar çok önemli kavramlardı. Elbette bu kavramların oyunlara yansıması, ifadesini bulması çok kolay değildi. Bu, masa başında yazılan bir iki süslü sözcük, bir iki öğüt, bir iki şarkı ile olabilecek şey değildi. Oyun metinlerinin oluşturulmasında izlenen yol, AÇOK’u benzer gruplardan ayrı bir yere konumlandırırken bu ayrıcalıklı yerini hâlâ korumasının gerekçesini de açıklıyor.
Tiyatro grubu önce bir konu belirliyor ve bu konunun: grubun sanat politikasını ve stratejisini yansıtmasına, seyircinin ilgisini çekecek bir içeriğe sahip olmasına, sahnelenebilecek teknik özellikleri taşımasına, yaratıcılığa olanak tanımasına, kadroya uygun olması ve ekonomik olarak da yapım maliyetinin ayrılan bütçeye denk düşmesine uygun olması gerekiyordu. Bu özellikleri taşıyan konu saptandıktan sonra yazar konuyu, duyguları ile sürelerinde zıtlık ve kontrastlık oluşturacak biçimde bölerek bir kurgu oluşturuyordu. Sadece her bir sahnenin tanımlandığı teksti yönetmene teslim ediyor ve her sahne için gerekli süreler saptanarak hazırlanan program doğrultusunda oyun alanında doğaçlama ağırlıklı provalar yapılıyordu. Sonuçta her sahne için oyuncular tarafından canlandırılarak sunulan yaratıcı öneriler, alternatif yaklaşımlar yönetmenin eleştiri ve yönlendirmeleriyle kesinleşerek oyun ortaya çıkıyordu.

Grup, oyunlarını gelişmeye açık biçimde, seyirci ve oyuncunun yaratıcı sürecin bir parçası olmasına özen gösterdiği, sözden arındırılmış, görselliğe dayalı bir üslupla ortaya koyuyordu. Salonsuzluğu, tiyatro yapmayı engelleyen bir dezavantaj olmaktan çıkarmak amacıyla; her yerde oyun sergilenebilecek esneklikte bir tiyatro yaklaşımı benimsiyor ve gösteri malzemeleri kolay taşınıp kolay kurulacak bir tasarım anlayışıyla ortaya çıkarılıyordu.
İdari ve sanatsal iş bölümü yapılmasına rağmen büyük iş küçük iş ayrımı yapılmaksızın ve herkes her görevi üstleniyordu. Birlikteliklerin arkadaşlık ilişkisi olarak, tiyatro dışında da sürdürülmeye özen gösterilmesi de önemliydi. Bütün bunlar dikkate alınırsa; AÇOK, gelir beklentisi olmayan ve entegre üretim yapan sosyal bir kurum özelliği taşımakta. Adından bu kadar uzun yıllar söz ettirmesinin altındaki neden bu kurumsal anlayış olmalı.
Çocuk tiyatrosunda, grup oyunu hazırlarken, yetişkin tiyatrosundaki seyirciden daha çok çocuk seyircinin özelliklerini dikkate almak zorundadır. AÇOK için de en önemli ve en çok dikkate aldığı özellik; oyuncu ile seyirci arasındaki etki alışverişi, yani “etkileşim”dir. Çünkü: Sahne ile salon arasında kurulan canlı, birebir insan ilişkisi içinde harekete geçen duygu ve düşünceler, insanın kendisini ve dışındaki dünyayı daha iyi tanımasına yardım eder. Bu tanıma, bilincin duyguları kontrol etmesini ve yönlendirmesini sağlar. Kontrol etme ve yönlendirme yeteneğinin güçlenmesi; duygu yoğunluğunun, zihinsel aktivite önüne geçmesini önler. Duygusal zekâ katsayısını (EQ) yükselten bu işleyiş; zihni işlem yapabilmeye açık ve hazır duruma getirdiği için, insanın sorun çözme yetisini artırır. İhtiyaçların etkin karşılanması doğrultusunda hayatı kolaylaştırır.
Bu dünyadan bir Ümit Denizer geçti… AÇOK adıyla birlikte hep anılacak. Çocuk tiyatromuz kendisine çok şey borçlu..
TEB Oyun Dergisi‘nde yer alan diğer yazılara buradan ulaşabilirsiniz.