Güneş Herkes İçin Parlar: Çocuk Tiyatrosunda Etik Ve Estetik Tercihler

Martin Baltscheit’in kaleme aldığı, Mine Karabacak’ın dilimize kazandırdığı Güneş Herkes İçin Parlar, Karga ve Ayı adlı iki karakterin arkadaşlık hikâyesi üzerinden özgürlük, farklılık ve birlikte yaşam gibi soyut kavramları çocukların dünyasına yakın bir anlatımla sahneye taşıyor. Ozan Gökmen’in yönetmenliğinde ve Selda Uzunkaya’nın dramaturgluğunda Bornova Belediyesi Şehir Tiyatrosu (BBŞT) tarafından sahnelenen oyun, metni sahneye doğrudan aktarmak yerine çocuğa görelik ve çocuk gerçekliği ilkelerine duyarlı bir yorum sunuyor. Bu yorum, çocukları oyunun çözüm sürecine aktif biçimde dâhil eden, düşündüren ve dönüştüren bir tiyatro deneyimi sunmasıyla öne çıkıyor.

Oyun, hayvanat bahçesinde parmaklıklar ve duvarların ardında yaşayan, özgürlüğe hasret bir Ayı ile duvarların ötesinde uçabilen ancak günde üç öğün sıcak yemeğin ve güvenli bir yuvanın hayalini kuran bir Karga’nın karşılaşmasıyla başlar. Farklılıklarına rağmen zamanla Karga ve Ayı arkadaş olur. Karga’nın dışarısı hakkında anlattıkları Ayı’nın ilgisini çeker. Dış dünyayı merak eder ve sonunda gerçekten dışarıda olmak, özgürlüğü tatmak ister. Karga ise arkadaşı Ayı’nın dileğini gerçekleştirmek için geliştirdiği icadının çalışmalarını tamamlar. İcadı sayesinde Karga, Ayı’ya özgürlük teklif eder: Bedenleri değiştirme fikri.

Orijinal metinde Ayı ile Karga’nın bedensel değişimi sihirli bir iksirin içilmesi ve ardından gelen bir öpüşme sahnesi ile gerçekleşir. Bu dönüşüm, özgürlüğün elde edilmesi için romantik kodlarla örülmüş bir bedel ödeme noktasında çocukları kaygılandırabilir. Oysa BBŞT’nin sahnelediği yorumda fiziksel temasla gerçekleşen bedensel dönüşüm yerini oyunsu bir hâle bırakır. Bedensel değişim Karga’nın icadı ile gerçekleşir. Bu icadın çalışabilmesi için Ayı’nın da eksik parçayı tamamlaması gerekir. Çünkü Karga’ya göre gerçek arkadaşlık bir araya gelip eksikleri tamamlayabilmektir. Böylelikle dönüşümün bir icat aracılığıyla gerçekleşmesi çocuklara özgürlüğün romantik kodlarla değil; kolektif ve yaratıcı bir çabayla mümkün olabileceğini gösterir.

Oyunun ilerleyen sahnesinde Ayı, Karga’nın bedenine; Karga ise Ayı’nın bedenine geçer. Birbirlerinin hayatlarını deneyimlemeye başlarlar. Karga, bir yuvaya ve yiyeceğe sahip olduğu için hayvanat bahçesinde kalmaktan başta keyif alır; ancak üç öğün yemekle zamanla hantallaşır ve hareket edemez hâle gelir. Dışarıda olan Ayı özgürlüğün zorluklarıyla yüzleşir.

Orijinal metinde Ayı özgürlüğü tattığı dış uzamda Gri Karga ve Lağım Faresi gibi karakterlerle karşılaşır. Gri Karga, Ayı’yı aşağılar ve fiziksel şiddet uygular. Lağım faresi, ona iş birliği önerir ama aslında bilinçli olarak Ayı’yı kandırır. Ayı tuzağa düşer ve çöp kutusunda mahsur kalır. Oysa BBŞT’nin sahnelediği yorumda Gri Karga onu kovar ama fiziksel şiddet ile değil sözlü olarak dışlar, “Burası benim bölgem.” der. Lağım faresi iş birliği önerir; çöp kutusunun kapağı bilinçli değil, kazara kapanır. Ayı, her iki yorumda da çöp kutusunda mahsur kalır. BBŞT’nin sahneleme yorumu özgürlüğü hâlâ riskli ama şiddetsiz bir deneyim alanı olarak sunar. Çocuklara özgürlüğün yalnızca heyecan değil, aynı zamanda zorluklarla baş etme becerisi gerektiren bir durum olduğu gösterilir. 

Çocuk tiyatrosunda şiddetin doğrudan temsil edilmesi, özellikle fiziksel şiddetin sahnede yeniden üretilmesi, çocuk izleyicinin bunu modelleme ihtimalini artırır. Çünkü çocuklar, gördüklerini taklit yoluyla içselleştirme eğilimindedir. Orijinal metindeki fiziksel şiddet ve bilinçli kötülük eylemleri pedagojik açıdan problemli bir temsil yaratırken, dramaturjik yorumlamada bu unsurların sembolik ve dolaylı anlatımlarla değiştirilmesi şiddetin yeniden üretimini engelleyen ve çocuk tiyatrosu açısından daha etik bir sahne dili kuran bir tercih.

Oyunun dikkat çeken yönlerinden biri, çocuk seyircinin aktif katılımıyla çözümün ortaya çıkması. Çözüm evresine geçişini işaretleyen bu sahnede, karakterlerin çıkmazı klasik anlatıların tersine önceden yazılmış bir çözümle değil; Karga’nın önerdiği ve çocukların kabul ettiği bir sloganla aşılır. Karga, “Güneş Herkes İçin Parlar” diyerek Ayı’yı çöp tenekesinden çocukların yardımıyla kurtarır. Bu yorum hem çocuklara felsefi düşünme alanı açar hem de onların özne olarak konumlandırıldığı bir tiyatro deneyimi sunar. Devamında, çöp kutusundan kurtulan Ayı, hayvanat bahçesindeki tüm hayvanların kafeslerinin anahtarlarını alarak onları özgürlüğüne kavuşturur. Oyun, hayvanların, insanların ve bitkilerin birlikte yaşamayı öğrenip herkesin özgürlüğü için mücadele etmesi gerektiği fikrini de destekler.

Karga karakterini canlandıran Gizem Karasu ve Ayı karakterine hayat veren Fahrettin Esen’in tonlamaları etkileyici, enerjileri yüksek ve izleyiciyi içine çeken bir dinamizme sahip. Ayı karakterinin seslendirilmesinde ise zaman zaman anlaşılabilirlik problemi yaşandı. Ayı’nın kişileştirilmesinde, bir hayvan karakteri olması nedeniyle ses tonu tok ve kalın seçilmiş, bu da sahne gerçekliğini güçlendirse de bazı repliklerin anlaşılabilirliğini olumsuz etkiledi. Bu durum yer yer çocukların hikâyeden kopmalarına yol açtı. 

Oyunda Gri Karga ve Lağım Faresi karakterleri, kukla tasarımıyla sahnedeydi. Ancak sahne arkasındaki demir parmaklıklı yükseltide kuklaları hareket ettiren oyuncunun görünmesi sahne dünyasının yanılsamacı yapısını kırarak çocuk izleyicilerin dikkatini dağıttı. Bazı çocuklar oyunun anlatısını takip etmek yerine kuklayı oynatan kişiye odaklandı. Eğer bu görünürlük bilinçli bir sahneleme tercihi değilse, çocukların oyunun dünyasında kalmalarını sağlamak adına yeniden gözden geçirilmesi yararlı olabilir.

Oyuna özel olarak bestelenen müzikler, yalnızca ritim ve melodiden ibaret değil. Bunların anlatının özünü taşıyan, tematik bir katman işlevi görevi gördüğünü söyleyebilirim. Şarkı sözleri, “Güneş Herkes İçin Parlar” düşüncesini yalnızca tekrar etmekle kalmayıp hayvanların, insanların ve bitkilerin birlikte yaşamayı öğrenip herkesin özgürlüğü için mücadele etmesi gerektiği fikrini güçlü biçimde vurguluyor. Müzik aracılığıyla çocuklara şu duygu sezdiriliyor: Bir kişi bile özgür değilse, kimse tam anlamıyla özgür değildir. Güneş Herkes İçin Parlar, çocuk tiyatrosunda etik ve estetik dengenin nasıl kurulabileceğine dair güçlü bir örnek teşkil ediyor. Oyun özgürlüğün evrenselliğini ve birlikte yaşamayı vurgularken, sanatın bu evrensel gerçekliği hatırlatma sorumluluğunu başarılı bir şekilde yerine getirdiğini gözler önüne seriyor.


TEB Oyun Dergisi‘nde yer alan diğer çocuk tiyatrosu yazılarına buradan ulaşabilirsiniz.

Yazar Hakkında / Aylin Aktaş

Lütfen birkaç kelime yazıp Enter'a basın

TEB Oyun sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin