Bursa’dan 26. Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali
Çeyrek yüzyılı geride bırakmış olan 26. Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Festivali’ni artık Bursa’nın yaşamının bir parçası olmuş, ilgiyle takip edilen bir etkinlik olarak kabul edebiliriz. Zira küçük yaşta annesinin elinden tutup oyuna gelen çocuklar, artık kendi çocuklarını getiriyorlar. Bursa Kültür Sanat Vakfı, Büyük Şehir Belediyesi ve ASSİTEJ’in ortaklaşa hazırladıkları 12-17 Kasım 2022 tarihleri arasında gerçekleşen festivalde on yerli, dört yabancı olmak üzere toplam on dört grup yer aldı.

Eleştirenler ve Eleştirilenler….
Bu festivalin en önemli özelliği gündüz sergilenen oyunların akşam tartışmaya açılması ve olumlu ve olumsuz yönlerinin birçok açıdan ortaya konması… Ancak, eleştiri dendiğinde ne anladığımız, eleştiriyi nasıl kabul edip ondan yararlanabileceğimiz konusunda daha çok gidecek yolumuz olduğunu her geçen sene biraz daha ümidimi yitirerek izliyorum. Düşünceleri ifade etmenin çeşitli yolları vardır. Bir konudaki düşüncenizi, konumuz bağlamında oyun eleştirisini ilgili kişilerle yaparken yönetmenle, oyuncuyla hiçbir empati kurmadan, ağzınızdan çıkanı hiçbir süzgeçten geçirmeden söylediğinizde, söyledikleriniz ne kadar doğru olursa olsun anında arada duvarlar oluşuyor ve her iki taraf arasında sağırlar diyaloğu başlıyor. Her iki tarafın da en iyisini yapma çabasının ötesinde bir art niyeti olmadığı muhakkak. Sağırlar diyaloğuna dönüşmesinin kimsenin ilk istediği şey olduğunu düşünmüyorum. Ancak bu iletişim kazasının iki nedeni olabilir, ilki heyecanla “çocuk tiyatrosunda çok sorun var bunları görüyorum, şimdiye kadar kimse fark etmemiş ve hepsini dile getirerek bir an önce düzeltmeliyim” diyen gayet masum, iyi niyetli ve heyecanlı yaklaşım, ikincisiyse cahil cesareti! El yordamıyla bir iki klişe bilgiyle “ben anlatayım, siz de öğrenin” şeklindeki bilirkişi tavrı. Her iki yaklaşım da diyaloğa kapalıdır ve ne eleştiri kurumuna ne de çocuk tiyatrosuna bir fayda sağlar, söylenenler doğru olsa bile… Diğer yandan, eleştirinin muhataplarının durumu da pek iç açıcı değil. Şöyle ki grup ve oyunun ortaya çıkma sürecinde yaşananları paylaşırken dile getirdiğiniz, o aşamada yaşadıklarınız seyirciyi ilgilendirmez. Orada sadece turne koşullarının -eğer varsa- getirdiği aksiliklerden söz edebilirsiniz. Onun dışındaki örneğin yaşadığınız ekonomik koşullar, oyuncuların tavrı vb. sorunlar seyirciyi ilgilendirmez. Daha sonra, gelen önerileri savunmak ya da “öyle istediğim için öyle yaptım” gibi altı boş açıklamalar o çok emek verdiğiniz ve sevdiğiniz mesleğinize zarar verir. Önerim bir not defteriyle masaya oturup sadece söylenenleri not almanız; dile getirilen eleştiriler arasında eğer haksız ya da yanlış anlaşılmalar varsa diğer grupla hemen tartışarak konuya açıklık getirmeniz. Bu etkinlikte bir yanda tiyatro yapanlar diğer tarafta gözlemcilerin /eleştirmenlerin olduğu bölünmüş iki karşıt grup yoktur. Bazen bir eleştirmen, grubun dile getirdiklerine katılırken bir başka eleştirmen ya da gözlemci tam aksi noktada görüş bildirebiliyor. Bu özelliğiyle de çok değerli. O nedenle Bursa Uluslararası Tiyatro Festivali yeni bilgiler, yeni deneyimler kazanmak için büyük bir fırsat. Davet edilemeseniz de tüm çocuk tiyatrosu yapan çocuk dostlarına festivali takip etmelerini, akşam toplantılarını izlemeleri öneririm.
Diğer yandan eleştiri yapanlar arasında ortaya çıkan iki farklı yaklaşımı da dile getirmeğe değer… Zaman zaman bir grubun daha geleneksel, daha katı kalıplar içinde düşündüğü, değerlendirme kriterlerini ona göre yaptığı ve bunları kırması ya da geri çekilmesi gerektiği gibi bir hava seziliyor. Buna karşın yeniliğe açık bir şeylerin değişmesi gerektiğine inanan diğer grubunsa, çocuğun dünyasının sorunlarının sergilendiği oyunlara tepki göstermesi ilginç. Hâlâ çocuğun sahnede duyduğu bir sesten etkileneceği ya da yaşadığı sorunu sahnede görmesinden bir travma yaşayacağı kaygısını taşımaları çocuklardaki değişimin farkında olmadıklarının bir göstergesi olabilir mi?

Oyunlara gelince…
Çocuğun yaşadığı sorunlardan söz eden oyunlar akşam toplantılarında en çok tartışılan oyunlardı. Bunlardan biri gece yatağını ıslatma sorunundan söz eden Antalya Şehir Tiyatrosunun oyunu Sır. Diğeri sınırda karşılaşan göçmen bir çocuk ile nöbetçi arasında geçen Eskişehir Şehir Tiyatrolarının oyunu Geçmem Gerek. Her iki oyun da “çocuk bunları sahnede görmeli mi görmemeli mi?”, “onların sorunu mu?”, “o sorunu yaşasa da sahnede görmek olayı daha da travmatik hale getirmez mi?” gibi değerli sorularla irdelendi. Gerçekte çocuklara her şey anlatılabilir. Neyi nasıl anlattığımız önemli. Yeter ki çocukta yeni, cevabını veremeyeceği sorular, korkular yaratmasın. Çocuk oyunlarında bugüne kadar dostluk, paylaşmak, trafik kurallarına uymak, fabrikanın çevreye verdiği kirlilik gibi sorunları izlemeye alıştığımız için bu konular yadırgatıyor ama alışacağız, öğreneceğiz. Çocuklar bunları çoktan aştılar. İnanmazsanız şöyle biraz çevrenize göz atın, çocuklarla sohbet edin.
Festivalde yurtiçinden ve yurtdışından birçok oyun sahnelendi. Türkiye’den davet edilen oyunları şöyle sıralayabiliriz: Bursa’dan Seyyah, Bursa Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu, Fırtına ÇEK Sanat; İstanbul’dan Pezzetino Atta Festival, Eşit Masallar Odea Bank Çocuk tiyatrosu, Beceriksiz Kralın Öyküsü Primat Atölye; Ankara’dan Abzu Boş Sahne; İzmir’den Macbeth Mutfakta Kadro Pa; Antalya’dan Sır Antalya Şehir Tiyatrosu, Bankta iki kişi Antre Sahne; Eskişehir’den Geçmem Gerek Eskişehir Şehir Tiyatrosu.
Festivalin yurtdışı ayağındaysa şu oyunlar yer aldı: İran’dan Hayali Eteğim Mobarak grubu, Ahmet’in Hikâyesi Zarrafeh Kheimeh Shab Bazı grubu; İspanya’dan Farklı Bir Oyuncu Papito ve Kazakistan’dan lirik bir aşk hikâyesini konu alan gençlik oyunu Karagöz. G. Musirepov Devlet Akademik Çocuk ve Gençlik Tiyatrosu.
Festival okulların tatil döneminde olmasına karşın ilgiyle takip edildi. Sadece +16 yaş grubu için hazırlanmış olan Kazakistan’ın oyunu hedef yaş grubunun ilgisini çekmemiş olmalı ki çok az seyirciye oynandı. Çok şey kaçırdılar ne yazık ki! Daha küçük yaş grubundan çocuklar kapıdan çevrildi, diğer oyunlarda buna o kadar dikkat edilmemesi nedeniyle organizasyon ekibi eleştiri aldı. Hedef yaş grubu bilgisi duyurularda, broşürlerde yer almasına karşın velilerin buna dikkat etmesi zaman alacak gibi görünüyor. Festivalde ayrıca atölyeler, panellerin yer alması özellikle oyunculuk tiyatro/ oyunculuk, oyun yazarlığı öğrencileri için ayaklarına gelmiş bir fırsat oldu.
Son olarak festival düzenleme grubu için önemli bir handikap, oyunları CD kaydından izleyerek karar vermek oldu. İzlediğimiz oyun sahnede daha farklı olabiliyor ya da bazı değişikliklerle gelebiliyor. Önümüzdeki yıl tüm ekibin sahnede izlediği oyunlara öncelik verme görüşü sanırım daha doğru karar verilmesinde etkili olacaktır.

Yeni Bir Heyecan ÇEK Kültür Sanat…
Bu arada Çağdaş Eğitim Kooperatifi’nin Bursa Görükle’de açtığı yeni kültür merkezi bulunduğu çevreyle kurduğu iletişimle kendi içinde önemli işlere imza atacak gibi görünüyor. 25 yıl önce kurulan kooperatifin yurt binası olarak yaptığı merkezin alt katında iki sinema, bir tiyatro, sergi ve dans salonları bulunmakta. Uzun yıllar kiraya verilen merkez, kooperatifin artık kendi amaçları doğrultusunda kullanma kararıyla harekete geçiyor. Çevresi için büyük bir şans olan merkezde çocuk oyunları sahneleniyor, belgesel film gösterim seanslarıylaysa şimdiden 1500 öğrenciye ulaşmışlar bile… ÇEK alt yapı eksiklerini giderdikten sonra sanatın üretildiği yer olma önceliğini göz önünde tutarak sınavla oyuncu almış ve çocuk oyunları sergileyerek işe başlamış. Don Quijote, Fırtına (festival programında yer aldı) hazırladıkları ilk oyunlar. Programlarında kukla oyunları da var. Kooperatif Genel Sanat Yönetmeni İzzet Boğa bize kulisleri gezdirdi. Önemli bir tadilat sürecinden geçen bölümlerde İsmail Hakkı Dümbüllü koridoru, Cazular ve Çelebiler odaları, kafe, dinlenme alanlarıyla gerçekten bu işe kendini adamış genç oyunculara, oyuncu adaylarına büyük bir fırsat olabilecek bir mekân haline gelmiş. Emeği geçen herkesin eline sağlık.
Bu yazı TEB Oyun Dergisi’nin 46. sayısında yer almaktadır. Derginin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.