Tiyatrotem’in Seyircisiyle Buluşma Motivasyonlarına Dair Bir Okuma
Bu yazıda 1958 yılında Ankara Üniversitesi’nde kurulan ilk Tiyatro Bölümü’nde, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde yetişmiş olan iki oyuncu ve onların var ettiği Tiyatrotem topluluğunun seyirciyle buluşma motivasyonu üzerine kurduğu yapımları incelendi. Devamında ise oyun-seyirci buluşması konusundaki dramaturji yaklaşımları ele alındı.
Tiyatrotem kimdir?
Tiyatrotem’in çekirdek kadrosunu Ayşe Selen ve Şehsuvar Aktaş meydana getirdi. İkilinin yolları 80’li yıllarda DTCF Tiyatro’da kesişti. Tiyatro eğitimlerini bu bölümde tamamladılar. 1987 yılında ilk defa birlikte sahne aldılar. Arkadaşlık ve okuldaşlık ilişkileri 1989 yılında boyut değiştirdi; meslek yaşamlarıyla birlikte hayat yolculukları da birleşti. Ankara’da başlayan akademik kariyerleri Eskişehir’de devam etti. Ancak daha sonra kent değişikliği gereği doğdu. Profesyonel tiyatro yaşamları İstanbul’da kök buldu. Metinden sahneye tiyatronun seyirciyle buluşma anına kadar varan aşamalarında yapılması gereken işçiliklerin çoğuna iştah duydular. Tiyatro üzerine arayışlarını sürdürdüler. Tiyatro sanatının köklü geleneklerine ilişkin usanmaz bir merakla farklı teknikleri deneyerek öğrenme hevesi, onları gölge tiyatrosu ve kukla oynatıcılığına taşıdı. 1994 yılında ilk kez kendi masallarını yazarak gölge oyunu tekniğinin inceliklerini keşfe başladılar. Bir Avuç Hayvan Mayvan adını verdikleri bu ilk deneme o iştahın giderek daha büyük bir arayışı tetiklemesini sağladı. Kasap kâğıdından kestikleri ilk tasvirlerin gölgesini evde gerdikleri bir çarşafa düşürdükten sonra Tiyatrotem’in doğumuna uzanan hikâye ivme yakaladı. Üniversitede aldıkları batılı tiyatro eğitimlerini zaman içerisinde diğer tiyatro gelenekleriyle birleştirerek kendi tiyatro kültürlerini yarattılar. Kukla ve tasvirlerini kendileri ürettiler, kendi oyunlarının işçiliğini de kendileri gördüler. Klasikleri okudular, yeniden yorumladılar, uyarladılar, kendi masallarını anlattılar. Kukla ve tasvir yapımında yetkinleştiler. Kendi oyunlarını ürettiler, bu oyunların işçiliğini de kendileri yaptılar.
Bir Tiyatrotem tasvir/kuklası
18.10.2001 yılında Eskişehir’de gerçekleştirilen uluslararası bir tiyatro festivalinde sahneledikleri Lahana Sarma adlı yapımlarıyla resmen bir tiyatro topluluğu hüviyeti kazandılar. Mesleki üretimleri boyunca Tiyatrotem on üç yapımını seyirciyle buluşturdu. Her oyun bir başka arayışın ürünü oldu. Tiyatro tarihimiz açısından büyük bir öneme sahip olan bu seçkin topluluğun seyirciyle buluşmuş olan yapımlarını hatırlayalım.
Tiyatrotem Yapımları
Lahana Sarma (2001): Topluluğun ilk oyunu. Metnin yazarı Ayşe Selen. Topluluk bu çalışmasında gölge ve kukla oyunu tekniklerinin anlatıcı-oynatıcı diyalektiğinde kullanıldığı hibrit bir yapım ortaya çıkardı. Oyunun temel motivasyonu iki anlatıcı araştırması üzerine biçimsel bir arayışa dayanıyor. Oyunda kullanılan tasvir/kukla ailesinin tasarım ve yapım işi Şehsuvar Aktaş’a ait. Tiyatrotem adıyla seyirci buluşması yapılan bu ilk çalışmada kukla, illüzyon, ortaoyunu, gölge oyunu gibi geleneksel türler sanatçıların teatral hünerleriyle sentezlendi. Oyunun görüntü düzenini merak edenler için fragmanı hala yayında. [1]
Üç boyutlu beyaz kuklalar oyunun başkişileri. Hikâye düzeninde Herşeyiyer Hanım’ın uşağı Tavtati’yle, Boliştah Hanım’ın uşağı Dümteka arasında geçen bir mücadeleye tanık oluyoruz. İki uşak mutfaklarında yemek yaparken her ikisi de birer malzeme eksiği duyuyor. Uşaklar muzip ve şakacı bir yaratık olan Yeşil Tüylü Ocak Böceği tarafından gizlice kaçırılan malzemeleri ararken kendilerini sahnenin ortasındaki düşsel alanda buluveriyorlar. İki uşak burada beklenmedik sürprizlerle karşılaşıyor. Uşak temsilleri anlatı örgüsü içinde “renkli gölgeler” olmakla “beyaz kuklalar” olmak arasında ikileme düşüyorlar. Bu ikilem süregiderken onlara can veren iki usta sanatçı Ayşe ile Şehsuvar hikâyenin arka planında oynatıcı-oynatıcı, oynatıcı-kukla, kukla-kukla, kukla-tasvir çatışması ya da çakışması diye tarif ettikleri estetik bir sorunsalı tartışıyorlar. [2]
Hanımefendi ile Uşak tasvir/kukla örnekleri (Kaynak: Tiyatrotem galerisi)
Böyle Devam Edemeyiz (2002): İlk Tem yapımının bir devamı niteliğinde. Topluluk bir önceki yapımda denediği anlatı tekniğini bir ileri boyuta taşıma arzusuyla işe koyulmuş. “Perdeden çıkan kuklalar daha da sapıtsa ne olur?” [3] sorusu üzerine kurulu iki anlatıcı araştırması yine karşımızda. Bu yapım, masal ve rüya tekerlemelerinden yola çıkılarak oluşturulmuş, tek bölümlük bir anlatıyı seyirciye sunuyor. Kukla-tasvir tasarımı yine Şehsuvar Aktaş’a ait. Oyunda Lahana Sarma ülkesinin iki yanında oturan, bütün zamanlarını yemek yiyerek geçiren Herşeyiyer Hanım’la Boliştah Hanım ve Uşakları Tavtati’yle Dümteka yine başrolde. Uşaklar efendilerini tok tutmak için sürekli yemek yaparken, bir gün hanımefendiler yemek yerken patlayıveriyor. Uşaklar şaşkın ancak sevinçli, biraz soluklanacakları umuduyla kendilerine bir şenlik yapıyor; ancak eğlenceye öyle kapılıyorlar ki, farkına varmadan perdelerinden çıkıyor ve evlerini kaybediyorlar. Evlerini ararken önce yollarını, sonra birbirlerini kaybediyorlar. Arayışları sürerken başka perdelere dalıyorlar ve tabi ya dışlanarak kovuluyor ya da canlarını zor kurtarıyorlar. Anlatı süregiderken kuklacılar da bu işin içinden bir türlü çıkamıyor. Bu esnada kaderin cilvesi kendini gösteriyor ve büyük bir fırtına koparak şans eseri yolunda gitmeyen her şeyi geri yoluna koyuyor.[4] Oyunun görüntü düzenini merak edenler için fragmanı hala yayında. [5]
Âlem Buysa Kral Übü (2004): Tiyatrotem bu yapımda bu kez 16 yaş ve üzeri seyirci kitlesine göre tek perdelik bir anlatı meydana getirdi. Oyun absürd tiyatronun öncüsü sayılan ünlü Fransız oyun yazarı Alfred Jarry’nin (1873-1907) Kral Übü adlı eserinden uyarlanarak sahneye taşındı. Ana metinden yapılan çeviriler Şehsuvar Aktaş ve Ayşe Selen’e, dramaturji Çetin Sarıkartal’a, tasvir tasarım yine Şehsuvar Aktaş’a ait. Yapımda Ayşe Selen, Şehsuvar Aktaş ve Bilge Gültürk sahneyi paylaştı. Jarry’nin Kral Übü’sü Tiyatrotem’in sahnesinde gölge oyunu, tekerleme ve anlatı geleneklerinin bir birleşimi olarak tasarlanarak yeniden yorumlandı. Bu uyarlama yapımda Şehsuvar Aktaş, Bilge Gültürk ve Ayşe Selen hem gölgeleri oynatmış, hem kendileri tekerlemelerle bezeli bir oyun düzeninde oyunculuk hünerlerini sergilemişti. [6]
III. Riçırd Faciası (2006): Tiyatrotem’in 16 yaş ve üzeri seyirci kitlesine göre hazırladığı tek perdelik yapımlarından. Shakespeare’in Kral III. Richard Tragedyası oyunundan hareketle, beş oyuncu ve bir kukla için üretilmiş olan bu oyunu Çetin Sarıkartal konuk sanatçı olarak yönetti. Dramaturji ve metin düzenleme işini ise Çetin Sarıkartal, Şehsuvar Aktaş, Ayşe Selen birlikte üstlendiler. Tiyatrotem’in III. Riçırd Faciası adını verdiği bu uyarlama, “yapısal koşulların ortaya çıkardığı durumların yönetici sınıf üyelerinin kişisel hırslarını nasıl yönlendirdiğini araştırmaya yönelik” bir sahne yorumunu doğurmuş. Oyunda Şehsuvar Aktaş, Serpil Göral, Tuğrul Tülek, Nergis Öztürk ve Ayşe Selen birlikte rol aldılar.[7] Topluluk, Japon bunraku kuklası tekniğine duydukları merakla bu yapıma çalışmaya başladı ve “Bunraku gibi bir kukla olsa, bunu iki kişi oynatsa, aynı zamanda anlatsa nasıl bir şey çıkar ortaya?” sorusundan hareketle performans araştırmasına giriştiler. [8]
Ayşe Selen kukla oynatıcı (Kaynak: Tiyatrotem galerisi)
Tartüf Bey (2007): İki perde olarak hazırlanmış ender bir Tem yapımı. 16 yaş ve üzeri seyircinin izlenimine uygun olarak tasarlanmış olan bu çalışmada, bir kukla ve 5 oyuncu oyunu sürüklüyor. Molière’in Tartüf’ü bir Tem dramaturjisi süzgecinden geçirilerek bu yapımda sahneye uyarlandı. Çeviri ve metin düzenlemeden, oyun tasarımı ve kukla yapımına kadar pek çok tiyatro işçiliğini birlikte yürüten Şehsuvar Aktaş ve Ayşe Selen sahneyi de Nergis Öztürk, Serpil Göral, Eren Balkan ile birlikte paylaştı.
Tiyatrotem, Oyun Atölyesi ile ortak yapım olarak gerçekleştirdiği Tartüf Bey’de, dramatik tiyatronun ve kukla gösteriminin unsurlarını, öykü anlatımı tekniği içinde eriterek oyunlaştırdı. Tiyatrotem bu yapımda çağdaş ve geleneksel gösterim sanatları tekniklerini dramatik tiyatro ile Türkiye’nin kültürel ortamında kaynaştırmayı denedi. Tartüf Bey, Tiyatrotem’in daha önceki tüm oyunlarının izini sürdü. Tiyatrotem’in önceki yapımdaki hareket noktası klasik bir tragedya iken, bu çalışmadaki hareket noktası bu kez klasik bir komedya oldu. Molière’in metninde var olan sınıfsal ve kültürel eleştiri, iktidarın toplumsal cinsiyetle ilişkisini irdeleyecek biçimde dönüştürüldü. Hırs ve iktidar arzusunun ataerkil bir yapıdan nasıl beslendiği bu oyun çerçevesinde araştırıldı. Ayrıca erkekliğin temsilinde yaşanan sorundan ötürü aşkın ve cinsel arzunun deneyimlenmesinin nasıl politikleştiği konusu da yine bu yapım çerçevesinde irdelendi. [9]
Nasıl Anlatsak Şunu (2007): 7 yaş ve üzeri seyirci için hazırlanmış tek perdelik yapımlardan biri. İlk defa 2008 yılı başında seyirciyle buluştu. Yapımın dramaturjisini Çetin Sarıkartal, Kukla tasarım ve uygulama işini ise Şehsuvar Aktaş üstlendi. Oyunda hem anlatı, hem dramatik aksiyon, hem de kukla oynatıcılığı bir arada uygunlandı. Tüm bu işçiliğin üzerinden Şehsuvar Aktaş ve Ayşe Selen birlikte geldi.[10] Bu yapım, topluluğun o zamana kadar oynadıkları tüm oyunlarından parçaları barındırdı.
Hakiki Gala (2009): 16 yaş ve üzeri seyirciye uygun olarak hazırlanmış olan bu yapımda tek perde olarak hazırlandı. Oyunun metni Edibe Ayşen Kutlugil’in eserinden hareketle Ayşe Bayramoğlu tarafından kaleme alındı. Yazılı metin bir sahne ve oyun araştırması ürünü. Bu anlamda Tiyatrotem’in sahneden metne oyun kurma pratiği yürüttüğü açık. Yönetmenliğini Çetin Sarıkartal’ın üstlendiği oyunun görüntü düzenini merak edenler için fragmanı hala yayında. [11] Hakiki Gala Müesser Hanım ve Lütfi Bey’in inanılmaz hayat hikâyesini anlatıyor. Bu iki oyun kişisi, bir Hıdrellez gecesi birbirlerinden habersiz, her zaman olduğu gibi gerçekleşememiş hayallerini düşünerek uykuya dalarlar. Kaderin bir cilvesinden olsa gerek, apayrı uykuların derinliklerinde süzülen Müesser ve Lûtfi’nin yolları tek ve ortak bir rüyada kesişir. Bu rüya onların aynı zamanda hayatlarının galasıdır. Bir kerecik olsun ramp ışıklarına, sahneye çıkabilme ve kendilerini gösterme şansını bu rüyada bulurlar. Bu kez oyunda iki anlatıcı-oyuncuyla karşılaşırız. İkili, anlattıkları hikâyenin tadına vararak seyirciyle söyleşirler. Ayşe Selen ve Şehsuvar Aktaş bu oyunda baş başa rol aldılar.[12] O zamana kadar sahneledikleri yapımlar içerisinde “en lüks” gördükleri yapım bu oldu.[13]
Beraber ve Solo Şarkılar (2010): “Hatırlama üzerine hafif bir oyun” olarak hazırlanmış. Yapımda “Biz bir şeyi nasıl hatırlıyoruz? Olduğu gibi mi hatırlıyoruz? Sonradan anlatınca nasıl hatırlıyoruz?”[14] gibi soruların cevapları araştırıldı ve bir Tem pratiği olarak tek perde, 16 yaş ve üzeri seyirciye uygun olarak yapılandırıldı. Oyunun yazarı Tem’in sözüne, gözüne ve kalemine güven duyduğu bir isim: Ayşe Bayramoğlu. Nihal Geyran Koldaş, Şehsuvar Aktaş ve Ayşe Selen oyuncu olarak sahneyi paylaştılar. Dramaturji de yine bir ekip ürünü. Oyunun görüntü düzenini merak edenler için fragmanı hala yayında.[15] Tiyatrotem bu oyunda, mahalleleri kentsel dönüşüm projesi kapsamına alınan insanların hikâyelerini anlatıyor. Oyun kişileri yaşadıklarını anlatırken, yakın ya da uzak geçmişte olup biten ama unutulan, unutturulan anlara ya da anılara da geri gidiyorlar. Akıllarına düşen şarkılar ise bu yaşayan bellek macerasına eşlik ediyor.[16]
Tiyatrotem “en lüks” oyunları Hakiki Gala’da (Kaynak: Tiyatrotem galerisi)
Gündüz Niyetine (2013): Alfred Jarry’nin Zincire Vurulmuş Übü adlı oyunundan hareketle sahneye taşınmış bir Tem uyarlaması niteliğinde. 16 yaş ve üzeri seyirciye yönelik olarak hazırlanan tek perdelik bu yapımda Jarry’nin ana metni bozulup Tem dramaturjisinden geçirilerek yeniden yorumlandı. Ana metin önce aslından Türkçeye çevrildi. Çeviri, dramaturji ve metin düzenleme ile sahne tasarımına ilişkin tüm işçiliği Şehsuvar Aktaş ile Ayşe Selen üstlendi. Oyunculuğu ve kukla/tasvir oynatıcılığını da birlikte yaptılar. Oyunun görüntü düzenini merak edenler için fragmanı hala yayında.[17]
Yapımda “hayalbaz” olarak anılan iki anlatıcı yer buldu. Bu ikili topluca kötü bir rüya görmüş olan seyircilerine, Alfred Jarry’nin Zincire Vurulmuş Übü oyunundan sahneler aktararak, bu rüyayı hayra yorma gayretiyle, seyirciyle anlatı yoluyla söyleşime girdi. Oyunda hikâye anlatma ve gölge oyunu teknikleri iç içe geçirilerek kullanıldı. Ana metinde Polonya tahtını ele geçirip kanlı bir iktidar sürmüş olan Übü Baba ve Übü Ana – Tem anlatısına göre- sonunda tahttan indirilmiş ve bu ülkeden kovulmuştur. Ülkesi Fransa’ya geri dönen Übü Baba ile bu yolda kocasına destek veren Übü Ana’nın hikâyesi Tem anlatısında seyirciye sunuluyor. Ancak bir farkla. Tem’in Übügiller’i bundan böyle efendi değil de köle olmaya karar veriyor.[18]
Tiyatrotem iki kuklacı (Kaynak: Tiyatrotem galerisi)
Sezonun Kâbusu (2014): August Strindberg’in Matmazel Julie adlı oyunundan hareketle, tek perde, 12 yaş ve üzeri seyirci için hazırlanmış bir diğer Tiyatrotem uyarlaması. Ana metnin çevirisi, dramaturjisi ve metin düzenleme işçiliğini yine Tiyatrotem üstlendi. Sezin Bozacı, Şehsuvar Aktaş, Ayşe Selen oyuncu olarak metne birlikte hayat verdi. Tem anlatısında oyunculardan biri bir gece bir kâbus görüyor. Bu oyuncu sahnede ve seyirci karşısında, hazırlanmadığı, ezberini yapmadığı bir oyunda başrolü oynamak zorunda. Karşısında da oyunu oynamaya hevesli iki tuhaf oyuncu var. Anlatıdaki temel çatışma kâbus gören oyuncu ile oyun oynamaya hevesli iki oyunbaz anlatıcı arasında süregidiyor.[19] Oyuna göz atmak isteyenler için fragmanı hala yayında.[20]
Ben Bir Masal Dinledim (2015): 6 yaş ve üzeri seyirci için sahnelenen oyun Munro Leaf’ın Ferdinand adlı eserinden hareketle kısa bir anlatıya dönüştürüldü. Çeviri ve metin düzenleme işi yine ikili tarafından birlikte kotarıldı. Anlatıcı Ayşe Selen, anlatıyı yöneten ise Şehsuvar Aktaş. Ana metinde yazar şiddet karşıtı görüşlerini oldukça yalın bir dille, boğa güreşi yapmak istemeyen küçük bir boğa üzerinden dillendiriyor. Tiyatrotem Ferdinand hikâyesine anlatı ve tekerleme geleneğimizden gelen “girizgâh” ve “bitiş” bölümlerini ekleyerek anlatıya ikinci bir boyut ekliyor. Ben Bir Masal Dinledim görsel bombardıman altındaki yeni nesillere biraz soluklanma imkânı sunuyor. Tiyatrotem bu anlatısında düş gücünün her seyircide ayrı ayrı harekete geçişini birlikte deneyimlemeden oluşan hazzı yaşamayı umuyor.[21] Anlatıyı şöyle bir görmek isteyenler için fragmanı hala yayında.[22]
Tiyatrotem iki oyunbaz (Kaynak: Tiyatrotem galerisi)
Dünyanın Yemeği (2015): 7 yaş ve üzeri seyirciye uygun olarak hazırlanmış tek perdelik bir Tem yapımı. Sahneden metne ve metinden sahneye uzanan çift yönlü bir pratik arayışın ürünü olan bu yapımın yazarı da, yönetmeni de, kukla tasarım ve uygulamacısı da, oynayanı ve oynatıcısı da Ayşe Selen ve Şehsuvar Aktaş. Topluluk bu oyunda, Gündüz Niyetine yapımında biraz daha ilerleyen bir üslubun devamı niteliğinde yeni bir performans araştırması yürüttüler.[23]
Oyunun anlatı düzeni Tem’e özgü bir kurgu ile ilerliyor. İki hikâyeci sahneye geliyor ve seyircisine çok acayip bir hikâye anlatmayı vadediyor. Hikâyede yemek yemesini çok seven bir Kral ve onun Aşçı’sı konu ediliyor: Günlerden bir gün Kral, Aşçı’dan Hörşey’i pişirmesini ister; ama malzemeler eksiktir. Kral, aşçısına söz verir. Eğer Aşçı eksik malzemeleri bulup Hörşey’i pişirirse o da yemekten tattıracağına söz verir. Aşçı eksik malzemeleri bulmak üzere üç kez saraydan çıkar. İlk çıkışında şiddetli bir rüzgâr yüzünden havalanır. İkinci çıkışında sağanak yağmur yüzünden nehre düşer. Üçüncü çıkışında ise kar yağışı yüzünden buzda kayar ve bir kuyuya düşer. Başına gelen binbir türlü maceradan sonra saraya dönüp yemeği pişirir. Ama Kral sözünü tutmaz, Aşçı’ya tattırmadan bütün yemeyi silip süpürür, yedikçe de şişer. O kadar şişer ki Kral’ın gövdesi sonunda bütün sarayı kaplar, Aşçı sarayın dışında kalır. Ancak bu kez kendisini başkaca sürprizler beklemektedir.[24]
Aşk, Ayrılık Ve Başka Şeyler (2017): Yetişkin seyirci için hazırlanmış tek perdelik bir yapım. Çalışma süreci 2016 yılında ada hikâyelerini içeren bir anlatı oluşturma hevesiyle başladı. Esin alınan sanat eserlerindeki kimi motifler çıkış noktası oluşturarak doğaçlandı, yorumlandı, yeniden doğaçlandı, yeniden yorumlandı. Araştırma sürecinde topluluğa konuk olan yazar ile yollar ayrıldı. Tiyatrotem özüne döndü ve klasik Tem dramaturjisi ipleri ele aldı. Reşad Ekrem Koçu’nun meddah defterlerinden derleyip kendine has bir biçimde hikâyeleştirdiği olaylardan yola çıkarak kurulan anlatı metni, oyun ve performans araştırmalarından hareketle dönüşerek son halini aldı ve Ekim 2017’de seyirciyle buluştu. Oyunun tüm yapım süreci bir doktora tezine konu oldu.[25] Yapım iki kez seyirci karşısına çıktı. Ayşe Selen’in zamansız kaybı ile Tiyatrotem’in kendi deyimiyle “en iyi işimiz” dedikleri bu çalışma aynı zamanda seyirciyle en az buluşan yapım oldu. Her güzel şey gibi bu oyunun tadı da damağımızda kaldı. Topluluğun yeniden seyirciyle buluşma motivasyonu otantik anlamıyla bir meddah anlatısı merakından ileri geldi. Yapımı Tiyatrotem’e içkin kılan da bu nokta. Geçmiş on iki yapımın bilgisiyle hareket ederek, geleneksel bir tiyatro formunun inceliklerini keşfetme hevesiyle yol aldılar. Nihayetinde son, ama usta yapımlarını üretmeyi başardılar.
Tiyatrotem son yapımlarında (Kaynak: Tiyatrotem arşivi)
Tiyatrotem’in “Sevgili Seyircisi”yle Buluşma Motivasyonları
Tiyatrotem seyirciyle buluşan oyunlarını; gösterim metinlerinden hareketle ve klasik dramatik metinlerden hareketle oluşturulanlar [26]olarak iki kategoriye ayırdı. 2012 Nisan’ına kadar klasik dramatik metinlerden hareketle ürettikleri oyunlarda illüzyon kurma ve illüzyon kırma, tekerleme, olaylarda, durumlarda, sözlerde tekrar/simetri, taklitler, bozuk telaffuz, oyuna işaret etme, oyundan çıkma, rol-içinde-rol, oyun-içinde-oyun, metinlerarasılık, yadırgatma, ironi, grotesk gibi anlatı ve seyirlik geleneğinde var olan özellikleri içeren yapımlar ürettiler. [27]Gösterim metinlerinden hareketle oluşturulan ve her yaş için belirlenen Lahana Sarma, Böyle Devam Edemeyiz ve Nasıl Anlatsak Şunu adlı oyunların ortak özellikleri oyun metinlerinin doğaçlamalara dayanıyor oluşu. Bunun haricinde her üçü de yukarıda sayılan seyirlik malzemeleri içerdiler. [28]
Tiyatrotem’in güzideliği, seyirci dramaturjisini pek başarılı yerine getirmesinden kaynaklı. Adı her ne olursa olsun, her oyunun arayışında “bu kez nasıl bir iş yapsak, hangi tekniği öğrensek ve seyirciyi bu oyuna nasıl davet etsek?” sorgusu mevcut. Tıpkı iki fiskoscunun bir köşede heyecanla ağzındaki baklayı çıkarma anını beklemesi türünden bir hevesle yola çıktılar. Her prova, her arayış bu iç istekle sürdü.
Oyunlarını üretirken işe yaklaşım ve çalışma yöntemi bağlamında çocuk oyunu veya yetişkin oyunu ayrımını hiçbir zaman gözetmediler. Her oyunları “yaptıkları işle bir hesaplaşma” niteliği taşıdı. Çocuk ya da genç seyirciye bir şeyler öğretme, illa ki güldürmeye ve eğlendirmeye çalışma gibi kaygılar taşımadan oyunlar ürettiler. Tiyatromuzun klişeleşmiş hiçbir geleneksel ögesine sarılmadılar. Aksine “geleneksel”den günümüze ne kaldığını araştırmaya ve anlamaya çalıştılar. Sahne düzeninde, dekorda, kostümde, ışıkta ve oyunculukta “elde edilmiş bir sadelik” peşinde koştular. Her yaşa hitap eden oyunları oynamayı tercih ettiler. Seyirciden beklentileri oyunu seçerek, oyuna gelmeye “niyetlenerek” hareket etmeleriydi. Yetişkinlerin ve çocukların birlikte seyrettikleri oyunları sahnelemeyi doğru buldular. Bu onlara hem eğlenme hem de eğlendirme imkânı tanıdı. Bu nedenle çocukları öncelikli tutarak, her yaşa oyun yapmaya çabaladılar. Yetişkin ve çocuk seyircinin birlikte oyun seyrettikleri zaman ortak tepki verdikleri anlara odaklanmaya özen gösterdiler. Çünkü bu anlarda gösterim üzerinden seyircileriyle aralarında doğan oyunsu ilişkinin yaratıcı motivasyonunu kıymetli buldular. Seyri katmanlandırdığı için üç kuşak seyircinin bir arada izlediği oyunlar yapmaktan daha çok keyif aldılar. [29]
Ayşe Selen-Şehsuvar Aktaş (Kaynak: Tiyatrotem galerisi)
Tem’in seyirci algısı oldukça onlara özgü. Farklı yaş grubundan seyircilerin bir oyun izlemek için istek duyması, bunun için ortak hazırlık yapıp oyuna dair merak ve heyecanla hareket etmesi, onlara göre sahne/seyir yeri ilişkisini olumlu etkileyen bir unsurdu. Özellikle gölge-kukla oyunlarının sonunda sahne arkasına doluşan yetişkin ve çocukların tasvirleri ve kuklaları oynatmaya çalışmaları onların “birlikte oyun oynama” ya da “birlikte oyun kurma” kavramlarıyla karşılaşmalarını sağlayan bir deneyimdi. Oyunlarında her daim seyirciyle söyleştiler. Çocuk oyunu veya yetişkin oyunu farketmeksizin “seyrinin sefa isteyenlere neşe; hakikati görmek isteyenlere ise ibret (ki her ikisine biz de dâhiliz) vermesidir muradımız” [30] dediler.
Tiyatromuzun yılmak bilmez emekçisi oyuncu, yazar, çevirmen Ayşe Selen’in 2017 yılındaki ani kaybından sonra Tiyatrotem 2023 yılında faaliyetlerine son verdi. Araştırma yapanlar ve merak edenlere fikir vermesi amacıyla internet siteleri arşiv niteliğinde korundu.[31] Bu güzide topluluğumuz 1960 sonrası sanatta performatif eğilimlerden etkiler alarak ürettikleri oyunlarla Türkiye’nin en uzun soluklu araştırma tiyatrosunu var ettiler. Seyir belleğimizde bir hoş sada bırakan güzidemiz, tiyatro tarihimizde bir köşe taşı olarak kalacak. Oyunlarına hasret, oyunbazlıklarına şükranla…
Dipnotlar
1) Erişim: https://vimeo.com/114779028 (17.04.2024)
2)Erişim: http://www.tiyatrotem.com/lahana-sarma/ (17.04.2024)
3)Çubuk, 2017, s.220.
4)Erişim: http://www.tiyatrotem.com/boyle-devam-edemeyiz/ (17.04.2024)
5)Erişim: https://vimeo.com/114855662 (17.04.2024)
6)Erişim: http://www.tiyatrotem.com/alem-buysa-kral-ubu/ (17.04.2024)
7)Erişim: http://www.tiyatrotem.com/iii-ricird-faciasi/ (17.04.2024)
8)Çubuk, 2017, s.220.
9)Erişim: http://www.tiyatrotem.com/tartuf-bey/ (17.04.2024)
10)Erişim: http://www.tiyatrotem.com/nasil-anlatsak-sunu/ (17.04.2024)
11)Erişim: https://vimeo.com/8758309 (17.04.2024)
12)Erişim: https://www.tiyatrotem.com/hakiki-gala/ (17.04.2024)
13)Çubuk, 2017, s.220-221.
14)Çubuk, 2017, s.221.
15)Erişim: https://vimeo.com/114969276 (17.04.2024)
16)Erişim: http://www.tiyatrotem.com/beraber-ve-solo-sarkilar/ (17.04.2024)
17)Erişim: https://vimeo.com/90311575 (17.04.2024)
18)Erişim: https://www.tiyatrotem.com/gunduz-niyetine/ (17.04.2024)
19)Erişim: http://www.tiyatrotem.com/sezonun-kabusu/ (17.04.2024)
20)Erişim: https://vimeo.com/114862717 (17.04.2024)
21)Erişim: http://www.tiyatrotem.com/ben-bir-masal-dinledim/ (17.04.2024)
22)Erişim: https://vimeo.com/124913204 (17.04.2024)
23)Çubuk, 2017, s.221.
24)Erişim: http://www.tiyatrotem.com/dunyanin-yemegi/ (17.04.2024)
25)Bkz. Çubuk, 2017.
26)Selen ve Aktaş, 2014, s.5.
27)Bkz. Selen, Aktaş ve Sarıkartal, 2009.
28)Bkz. Selen ve Aktaş, 2012.
29)Bkz. Selen ve Aktaş, 2012.
30)Bkz. Selen ve Aktaş, 2012.
31)Erişim: http://www.tiyatrotem.com/ (17.04.2024)
Referanslar
1- Çubuk, Z. (2017). Sahneleme Sürecindeki Performatif Unsurların İzinde Bir Tiyatro Etnografisi: Tiyatrotem, Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi.
2-Selen, A. ve Aktaş, Ş. (2014). Tiyatrotem Oyunları 3. İstanbul: Mitos ve Boyut Yayınları.
3-Selen, A. ve Aktaş, Ş. ve Sarıkartal, Ç. (2009). Tiyatrotem Oyunları. İstanbul: Mitos ve Boyut Yayınları.
4-Selen, A. ve Aktaş, Ş. (2012). “Çocuk Tiyatrosu Üzerine Bir Kaç Lafız”, Erişim: http://www.tiyatrotem.com/cocuk-tiyatrosu-uzerine-bir-kac-lafiz/ (17.04.2024)
Züleyha EŞİGÜL
1985 yılında Mersin’de doğdu. 2009 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde lisans, 2012 yılında yüksek lisans ve 2017 yılında doktora öğretimini tamamladı. 2012 yılında Ordu Üniversitesi bünyesinde yer alan Tiyatro Bölümü’nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmaya başladı. 2019 yılında Doktor Öğretim Üyesi kadrosuna atandı. 2022 yılında Sahne Sanatları alanında Doçent unvanı aldı. Halen Ordu Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Tiyatro Bölümü’nde lisans ve lisansüstü düzeyde eğitim-öğretim faaliyetleri ile akademik çalışmalarını sürdürmektedir. Kukla, Karagöz, Gösteri ve Sahne Sanatları Derneği (KUKSADER) ile Uluslararası Çocuk ve Gençlik Tiyatroları Birliği (ASSITEJ) Türkiye Merkezi üyesidir.
TEB Oyun Dergisi’nin Buluşmalar sayısına ulaşmak için: TEB Oyun / Buluşmalar